“TÜRKİYE GÜVENLİK AKTÖRÜ”
Öte yandan Türkiye’nin Avrupa güvenlik mimarisindeki rolüne ve ABD’de Trump yönetimi ile yaşanan paradigma değişiminin Ankara ile ilişkilere yönelik etkisini değerlendiren Kallas, 2030’a kadar AB’nin savunma alanındaki hazırlığını güçlendirme amacı taşıyan 800 milyar Avroluk “Avrupa’yı yeniden silahlandır (reArm Europe)” programına atıf yaptı. “Bu program, AB’nin hem Türkiye gibi ortaklarıyla işbirliği için kaynak hem de kendi savunma sanayimizi güçlendirme anlamına geliyor” dedi. AB’nin askeri alımlarının yüzde 60’ının ABD’den yapıldığını belirten Kallas, Ukrayna’daki savaş ile birliğin kendi savunma sanayisini geliştirmesi gerektiğini gördüğüne vurgu yaptı. ReArm çatısı altındaki SAFE programı ile “Türkiye’nin, AB devletleriyle ortak projeler için kredilere erişime de sahip olduğunu” söyledi. “Dolayısıyla Türkiye'yi kesinlikle bir güvenlik aktörü olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.“YANLIŞ HESAP RİSKİ ÇOK YÜKSEK”
Diğer taraftan İsrail-İran çatışmaları ve nükleer tehlikeye yönelik soruları yanıtlayan Kallas, “Ortadoğu'daki bu savaş son derece kaygı verici. Nükleer tesislere saldırmak endişe yaratıyor. Ayrıca ABD'nin bu çatışmaya dahil olup olmayacağına bakılmaksızın bunun yayılma etkisi de son derece kaygı verici. Yanlış hesap riski çok yüksek ve bu yüzden gerilimi azaltmaya çalışıyoruz” dedi. ABD-İran nükleer anlaşmazlığına ilişkin “AB’nin her zaman diplomatik çözümü desteklediğini” aktaran Kallas, Tahran’la yeni bir nükleer anlaşma yapılmadığı için İran’a Avrupa’nın yaptırımlarının askıya alan “snapback” mekanizmasının yakında sona ereceğinin altını çizdi ve ekledi: “Ya bir yol bulacağız ya da yaptırımları yeniden uygulayacağız.”