USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

VERGİ KAÇIRMA ve VERGİDEN KAÇINMA !

03-02-2020

SADAKA-i CÂRİYYE ve HİLE-i ŞER’İYYE !
VERGİ KAÇIRMA ve VERGİDEN KAÇINMA !

Memleketimizde teknoloji o kadar çok gelişti kiiii …
Ankara'da BAŞKENT GAZ’ın kombisinin düğmesine BASTIĞIN an ENSAR Vakfı’na BAĞIŞ yapmış oluyorsun.

Zira BAŞKENT GAZ, kombide sana KOYDUĞU gazdan aldığı parayı, bizim (1877’de HİLÂL-i AHMER Cemiyeti adı ile kurulmuş olan) KIZILAY aracılığıyla ENSÂR’a aktarıyor ya …

Bunu Sen BİLMİYORSUN ama, bu suretle SEVÂB kazanmış oluyorsun. Yani heç bi bilgin olmadan SEVÂBA batıyorsun.

ENSAR Vakfı MÜSLÜMAN ya, (hemin de Mekke’den Medine’ye HİCRET eden PEYGAMBER efendimiz ve ASHÂBI olan MUHACİRLERİ karşılayıp ağırlayan ve CENNET ile müjdelenen ve ENSÂR adını almış olan) bu MÜSLÜMAN Gardaşlarımıza YARDIM yapmış oluyorsun ve dolayısıyla da;
O düğme AÇIK kaldığı sürece AMEL Defterine SEVÂB yazılma hakkını kazanmış oluyorsun.

Bu durum, o KOMBİ senin adına kayıtlı olduğu ve Başkent Gaz’ın kombide sana KOYDUĞU gazı kullandığın müddetçe, sen ÖLDÜKTEN sonra da devam ediyor.

İşte bu hâl, SADAKA-i CÂRİYYE gibi bi hâl oluyor. (Yani, geçerli ve devam eden bir sadaka gibi oluyor)
Efendim, şööle izah etmeye çalışayım:

Müslümanlığa göre, ölenin AMEL defteri kapanır (yani, iş defteri kapanır, işi biter, kârı-zararı olmaz) ve günah veya sevâb yazılmasına son verilir.

Buna rağmen, bir CAMİ yapanın veya çeşme ya da YOL falan yapıp da, “ŞAHSI” öldükten sonra bunlardan FAYDALANMAYA devam edilmiş olunursa, bööle olduğu sürece, öldükten sonra da bunu yapanın AMEL defterine SEVÂB yazılmaya devam edilir.


Son 15 senedir falan görüyorsunuz ya, her boş arsaya, her köşe başına bir cami dikiliyor ya, işte bunun için.
CEMÂAT önemli değil. Zaten hemen hemen de YOK gibi bi şey oluyor.
Yeter ki, altı ÇARŞI üstü CAMİ olsun.

Mesela, İstanbul Çamlıca Tepesi’ndeki 60 000 ve Trabzon’un tepesindeki 65 000 kişilik cami …

STADYUM gibi bi şey. Ancak, YERLİ ve MİLLİ bi FUTBOL maçı yapılma halinde dolacak kadar. Ama olsun, CAMİ camidir ve SEVÂBI gayet ziyadedir.

İşte size SADAKA–i CÂRİYYE denilen şey. Hemin de EN büyüklerinden. Yani SEVÂBI gayet çok olacak cinsinden.

İşte, KOMBİDE sana KONULAN gazın DÜĞMESİ de bununla aynıdır.

Pekiiii nasıl oluyor da, sana KOYDUĞUNA ödediğin para ENSÂR’a gidiyor ?

Efendim, İSLÂMİYET KOLAYLIK Dinidir.

GÜNAH veya MEKRUH olarak ilan edilen her işin ARKASINDAN dolanıp (puan kazanarak) o işi MÜBAH veya SEVÂB hâle getirmenin yolu ve imkânı mevcuttur.

Buna HİLE-i ŞER’İYYE denir.
Yani ŞER’İ ve yani ŞERÎAT ile ilgili olan, (Allah’ın emirleri, âyet, hadis, icmâ ümmet esaslarına dayanan) DİN kaidelerine uyma veya uygulamada ZORLUK olduğu zaman bi nevi HİLE ile o kaideyi veya emri atlamak veya YOK sayabilmektir.

Mesela, FAİZ, İslâmiyete göre HARAMDIR.
Bunu TİCARÎ şekle sokarsan HARAMDAN kurtulmuş ve eyi bi TÜCCAR olmuş olursun.
Osmanlı’da her zaman Devlet eliyle ve Devletin müsaadesi ve FETVASI ile FAİZ uygulanmıştır. Ve hiçbir zaman FAİZSİZ yaşanmamıştır.

Mesela, bizim Antep’deki faizcilik veya TEFECİLİK sektörü İPLİK tüccarı HACI emmilerin tekelindedir.
Bunlar, İPLİKSİZ İPLİK TİCARETİ yaparlar. Ve HARAMDAN şiddetle KAÇINIRLAR.

Paraya ihtiyacı olan bunlara gelir. Mesela 10 000 liraya ihtiyacın vardır.
Hacı emmi, “benim param yok, sana İPLİK SATAYIM” der.
Sen kabul edersin. 10 000 liralık iplik SATIN ALMIŞ olursun ve BORÇLANIRSIN.
Ama ortada İPLİK falan yoktur.
Ödeyeceğin zamana göre senet imzalarsın.
Mesela 1 sene sonrası için 50 000 lira BORÇLANMIŞ olursun. Yani, normal FAİZİN en az 5 misli bir FAİZ ödeme taahhüdünde bulunmuş olursun. Bu arada gayrimenkul ipoteği veya satışı da ortaya konulacaktır. Netice itibariyle OCAĞIN BAŞINA YIKILACAKTIR.

Bunun adı VADE FARKIDIR ve TİCARETTİR.

(Not: Son senelerde TEFECİLİK, Suruçluların tekeline geçmiştir ve Organize Sanayi mıntıkasında veya diğer yerdeki tüccarlarda bunlara borçlu olmayan kimse kalmamış gibidir)

Mesela, FAİZ değil de KÂR PAYI ORTAKLIĞI …
Mesela, BOŞANMADAN sonra HÜLLE …
İşte bunlar HİLE-i ŞER’İYYE
Neyse …
Biz gelelim kendi meselemize.

Efendim, şimdi soru şu:
BAŞKENT GAZ denilen şirketin sana KOYDUĞU gazın bedeli nasıl olmuştur da VERGİSİZ olarak ENSAR’a gitmiştir ?

İşte İSLÂMİYET’in sağladığı bu HİLE-i ŞER’İYYE usulüyle gitmiştir.

Başkent Gaz denilen Şirket doğrudan doğruya ENSÂR’a VERSE, (blançosunda görüneceği için) bunun VERGİSİNİ Devlete VERMEK zorunda kalacak, ama KIZILAY’a verilen para, Devlet’in en önemli YARDIM kuruluşuna yapılan BAĞIŞ kabul edileceği için VERGİSİZ verilmiş olacak.

KIZILAY’ın başkalarına yaptığı “YARDIM” da VERGİSİZ olduğu için, “YARDIM” adı altında ENSAR’a nakledilmesinde VERGİ KAÇIRMA değil VERGİDEN KAÇINMA olmuş olacak ki, bunun GÜNAHINI bırak, SEVÂBI bile olacaktır.

Ama bu arada Kızılay ve oradaki Büyüklerimiz de KOMİSYONUNU almış olacaktır.

Yani, “Al gülüm-Ver gülüm” usulü.
Ve yani ENTEL tabirle;
Win-Win,
Veya
Fifty-Fifty.
***

İşte size İSLÂMÎ usulde,
GÜNAHLARDAN KAÇINMA;
SEVÂB ve GÜNAH;
HARAM ve MÜBAH;

Efendim işte görüyorsunuz ya;
İSLÂMİYET KOLAYLIK DİNİDİR.
Bu Din'de ÇARE tükenmez, DERT bitmez.
Bunu İNKÂR etmek ise, KÂFİR olmak demektir.

Ne dersiniz, vaziyet ööle midir, yoksa bööle midir ?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?