USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HAMD OLSUN !

17-06-2021
Memleketin (10 bin Dolarlık) MEKTUP Meselesi ve CİDEYLİ Postası !
HAMD OLSUN !
MEKTUP meselesi de HALLOLMUŞ sayılır.
Galiba, (17 Haziran 2015’de vefat eden ve bu gün ölüm yıldönümü olan) eski 9. CumBabamız merhum SÜLEYMAN bey, (nam-ı diğer Çoban SÜLÜ bey), mealen, yani aşağı yukarı veya yaklaşık olarak;
“MESELEYİ dert edinmezsen, mesele, DERT olmaktan çıkar” veya “DERDİ dert SAYMAZSAN ya da GÖRMEZDEN gelirsen ortada DERT diye bi şey kalmamış olur” demişti.
Şimdi artık, herhangi bir konuyu KONUŞMAZSAK veya konuşulacak konuyu gündeme getirmemiş olursak onu UNUTMUŞ ve bunun DERDİNDEN kurtulmuş oluyoruz.
HAMD OLSUN, (elhamdülillah) Allah’a ŞÜKÜRLER olsun ki, bu suretle her türlü meselemiz çok kısa bir zaman içerisinde RESMEN ve kendiliğinden hallolmuş oluyor …
Siz bilmezsiniz biz biliriz …
Daha eskiden (yani galiba, KILIŞTAROĞLU'nun CeHaPe'si zamanına denk gelen bi zamanda, henüz YOL-Mol ve OTOMOBİL-Motomobil yokken) bizim köylerle Antep arasında DEVE kervanları gider-gelir ve ulaşım ve yük naklini bunlar sağlardı ve 40 km.lik yol 8-10 saat falan sürerdi.
Bizim köyün 2 km. kadar ötesindeki ANAYOL (yeni icad edilen Türkçeye göre ANA ARTER), Akçakoyun hudut kapısı ve tren istasyonunu Antep’e bağladığı için biraz “İŞLEK” ve 2-3 günde bir kamyona rastlanabilir ve biraz şanslı olanlar kamyona binerlerdi.
Bu “işleklik” arasında DEVE kervanını bizim köylü VAHAP çalıştırırdı.
Köylülerin biraz hareketlisi veya uyanığı ya da çok zaruri işi olanı, senede ancak bikaç defa Antep’i görebilirdi. Onun için de VAHAP, köylülerin POSTA hizmetlerine de aracılık eder, asker mektupları ve PUL paralarını alır götürürdü.
Ancak daha sonra, giden mektuplardan hiç birinin cevabının gelmediği fark edilince sıkıştırılan VAHAP, yemin billah eder ve mektupları “POSTAYA ATTIĞINI” söyler ve bu yemin karşısında köylüleri ikna ederdi.
Çok sonra anlaşıldı ki Vahap, köyümüzden 10 km kadar ileriden akan ve Suriye’ye ulaşan derenin (Sacır’ın) üstündeki CİDEYLİ Köprüsü’ne varınca, “yeriii CİDEYLİ POSTASI götür bu mektupları” diyerek MEKTUPLARI DEREYE, pul PARALARINI da CEBİNE atarmış !!!???
Evvel gün MEKTUP ile ilgili bir yazı aktarmıştım ya …
Şimdi kafama takıldı kaç çeşit mektup var, nasıl gider nasıl geri gelir, kime nasıl verilir, kim götürür, kim getirir … ? diye merak ettim.
Bunlar biraz uzun olduğu için buraya yazmıyorum, ama POSTA Dağıtım Hizmetleri YÖNETMELİĞİ’ne baktım; mektup çeşitleri olarak;
Postrestant veya posta kutusu adresli mektuplar; konutta teslim veya ÖZEL ULAK işaretli mektuplar, DEĞER KONULMUŞ mektupların yanı sıra, ADİ mektuplar KAYITSIZ mektuplar (ve diğer çeşit mektuplar) varmış.
Haaa bi de, orta mektep ve lise öğrencilerinin aynı okuldaki ve hatta yan yana okudukları aynı sınıftakilere yazdıkları AŞK mektupları vardır. Bunlar ELDEN verilir (bazan muhatabın kitabı arasına sıkıştırılır) ve cevabı da, ya yine yazılı olarak elden alınır ya da şifahen verilir.
Bu da bi MEKTUPLAŞMA usulüdür ve konumuza “ BENZERLİK” arz etmekteyse de, bu çeşit mektuplaşma bizim GÜNDEMİMİZ dışında kalmaktadır.
Eskiden bir de KIRMIZI MUMLU MEKTUP vardı !
Çok önemli kişilere gönderildiğinde, içindekilerin çok önemli olduğunu göstermek ve açılmamasını sağlamak için zarfın ağzı KIRMIZI MUMLU MÜHÜRLE kapatılırdı.
Bizim bu (10 bin Dolar'lık) meşhur mektup, acaba DEĞER KONULMUŞ olarak mı, yoksa KIRMIZI MUMLA MÜHÜRLENMİŞ olarak mı gönderilmişti, tabii ki bilemiyoruz !?
Hani eskiler derdi ya; “ZARF mı önemli MAZRUF mu ?”
Yani, zarfın güzelliği mi, yoksa zarfın içinde yazılı mektup olan MAZRUF mu ?
Galiba biz hep, MAZRUFU değil ZARFI konuşuyoruz.
Bu arada, “MAFİYADAN 10 000 Dolar maaşlı SİYASETÇİ” de aldıklarını afiyetle yemekte ve meseleyi GÜLEREK seyretmekte.
Ne dersiniz, vaziyet bööle midir ?
Ööledir veya bööledir, memleket, içindeki bizlerle beraber yuvarlanıp gitmektedir.
Hasılı kelaaammm;
Muhbir MA’LÛM, fail MEÇHÛL, mektup KAYIP;
Vatan MAHZÛN, vatandaş ŞAŞKIN, istikbâlimiz KARANLIKTIR;
Ve’esselaaammm !
(Not: “ÇOBAN SÜLÜ” ismi memleketimizin bir MARKASIDIR ve sakın başka SÜLÜ’ler ile karıştırılmasın ve taklitlerinden sakınılsın.)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?