USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Gerçek gazetecilere selâm olsun!

20-02-2023

Mesleğim, gazetecilik. Bu meslekte 50’sine merdiven dayadık. Şu ana kadar gazetecilik dışında bir mesleğim olmadı. Kader-i İlâhî, bize bu mesleği ihsan etti. Rabbime hadsiz hamd ediyorum. Meslek hayatım boyunca, bu mesleğin hakkını vermeye gayret ettim. Osmanlı devrinin ilk gazetelerini ve sonraki devirdeki gazeteleri, gerçek gazetecileri ve yazarları tâkip ettim. Mesleğin hakkını veren gerçek gazetecileri takdir ettim.

Osmanlı devrinin gazetecilerini ve yazarlarını bizzat kaynağından okudum. Namık Kemal, Ziya Paşa, Hüseyin Cahit Yalçın, İbrahim Şinasi, Şemseddin Sami, Ahmet Rasim, Ahmet Mithat Efendi… Sonraki devirde; Peyami Safa, Osman Yüksel Serdengeçti, Ahmet Kabaklı, Abdi İpekçi, Cüneyt Arcayürek ve daha niceleri…

Gazetede çalışmadan önce dergilerin neşriyatında bulunmuş, dergiler ve gazete için röportajlar yapmıştım. Röportaj yazarlığını ve araştırmacı gazeteciliği seviyordum. Köşe yazısı yazmam istendiğinde, Osmanlı devrinin ve Cumhuriyet devrinin köşe yazarlarını bir kere daha ciddiyetle okudum.

Meslek hayatımda gazetecilerin hakkını ve hukukunu savunan değerli isimlerle de tanıştım. Bunlardan biri Orhan Erinç’ti. Gazeteciler Sendikası ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığını yapmıştı. Basın kartı almaya hak kazandığımız tarihte 12 Eylül darbesi oldu. O tarihte çalıştığım Yeni Asya gazetesi darbeye karşıydı. Tam dört defa kapandı. Yeni Nesil, Tasvir diye gazetecilik yapmaya çalışıyorduk. O arada bizim basın kartı dosyamız, “Basın Kartı Komisyonu”na giriyor, her defasında da reddediliyordu. Malum biz darbe muhalifi gazetecilerdendik. Baktık bu iş böyle olmayacak, hakkımızı aramaya karar verdik. Doğruca merhum Orhan Erinç’e gittim ve durumu anlattım. Bir çuval doküman olmasına rağmen, bütün şartları taşımamıza rağmen bana ve arkadaşım Mustafa Kaplan’a basın kartı verilmediğini söyledim. Sağolsun, not aldı. Basın Kartı Komisyonunda da bizleri müdafaa etti ve böylece basın kartını aldık. Sonradan “Sürekli Basın Kartı” alırken de yine Orhan Erinç Bey bizim hukukumuzu müdafaa etti ve böylece Sürekli Basın kartımızı da aldık. Böylece Orhan Beyle meslekî diyaloğumuz ve dostluğumuz devam etti. Zaman zaman telefonla görüşürdük.

Mesleğinin hakkını veren, devamlı okuyup araştıran, kendisini geliştiren, insanları aydınlatma sevdasında olan meslektaşlarımı her zaman takdir etmişimdir. Vefat edenlerden Cüneyt Arcayürek’in çalışmalarından yakın tarihe ilgi duyan herkes istifade eder.

Günümüzde mesleğinin hakkını veren ve çok okudukları ve araştırdıkları belli olan gazetecilerden bazıları şunlardır: Mustafa Kurdaş ve Milli Gazete’nin yazarları, Yılmaz Özdil, İsmail Saymaz, Mustafa Kaplan, Murat Bardakçı, Fatih Altaylı, Melih Aşık, Abbas Güçlü…

Başta, gazetecilik dışında bir mesleğimin olmadığını belirtmiştim. Yazarlık ve kitap telifi de bu mesleğin bir parçasıdır. Bilenler bilir, bu meslek çok zorludur. Hele bizim ülkemizde, zorun da zorudur. Mübalağasız bütün dünya, ülkemizle ilgilenmektedir. Bizim tarihimiz dünyanın en enteresan tarihidir. Bizim tarihimizi bilmeden dünya tarihini ve politikasını anlamak mümkün değildir.

Hayatımın hiçbir devresinde, “yan gel yat, keyfine bak!” demedim ve böyle diyenlerden uzak durdum. Meslektaşlarım arasında böyleleri varsa, onlara da dönüp bakmadım. Bu meslek, çileli bir meslektir. Dünyayı tâkip etmek gerek, gece-gündüz okuyup araştırma yapmak gerek. Lay lay lom gazeteciliği kolay. Ancak kalıcı iz bırakmak, ülkenize ve bu ülkede yaşayanlara faydalı olmak istiyorsanız, çok çalışmanız, çok ter dökmeniz gerek.

Şahsen dünyadaki bütün gelişmeleri, hususan İslâm dünyasındaki gelişmeleri çok yakından tâkip etmekteyim. Millî Gazete’nin internet sitesi güzel hazırlanıyor. Bu siteyi ve diğer haber sitelerini, Anadolu Ajansı’nı, BBC’yi, Arapça ve İngilizce haber kaynaklarını, gazeteleri tâkip ederim. Notlar alırım, mühim bilgileri ajandama kaydederim. Görüşlerine değer verdiğim yazarları ve onların konuşmalarını tâkip ederim.

Mesleğinin hakkını veren, bu meslekte ter döken bütün gerçek gazetecilere selam olsun…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?