USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bir, GANİMETTEN CÂRİYE var

22-11-2019

Bir, GANİMETTEN CÂRİYE var

( KUR’AN’da yazılı olan Allah’ın emirleri doğrultusunda, Kocası, babası veya bir yakını ÖLDÜRÜLDÜKTEN sonra yalnız kalan kızların-kadınların alınıp kullanılan ve parayla da SATILIP alınan KÖLE demektir ki, bu işi, yanı başımızdaki IŞİD gayet rahatça yapabilmektedir)
(Ama konumuz bu değildir, aşağıdakidir.)

Bir de, SADAKA-i CÂRİYYE var.

(Müslümanlığa göre, ölenin âmel defterinin kapanması ve günah veya sevâb yazılmamasına rağmen, bir CAMİ yapanın, öldükten sonra da defterine SEVÂB yazılmaya devam edilmesi hâlidir)

Böyle bir hâlin örneği, 3 gün önce Gaziantep’te ÇÖKEN ve altında bir mühendis ölen CAMİ inşaatı ile gündeme oturdu.
Türkiye’nin 2. Büyük CAMİİ olacakmış.

Galiba, İstanbul Çamlıca Tepesi’ndeki 60 000 ve Trabzon’un tepesindeki 65 000 kişilik cami ayarında bir şey olmak iddiasında imiş.
Neyse …

Memlekette cami sayısı YÜZ YİRMİ DÖRT BİN olmuş. (Malatya eski Müftüsü'nün açıkladığına göre)

Cami yapma mesafesi imamların ISLIK SESİ mesafesine inmiş görünüyor.
Buna rağmen her köşe başına ve her boş arsaya bir cami dikiliyor.
Cemâat önemli değil.
Yeter ki, altı ÇARŞI üstü cami olsun.

CAMİ yapımı için ÜCRETLİ para toplayıcılar delik delik dolaşıp YÜZDELİKLE para topluyorlar.
Bakın etrafınıza, (asıl giriş kapısı ve hakim yeri o caminin imamına ait olmak üzere) camilerin köşelerini BAĞIŞ toplayıcılar tutmuşlar.
Yüzlerce km. ötedeki camiler ve Kur’an kursları adına DİLENCİLİK, almış başını gidiyor.

SAHTEKÂRLAR, cami yapıp kapısına ismini astıktan sonra HACC'a gidip GÜNAHLARINDAN temizlendiklerini sanıyor ve fakat, geldikten sonra daha beter oluyorlar.

Akılları sıra SADAKA–i CÂRİYE denilen şeyden faydalanıyorlar.

İslâmiyet'i Hıristiyanlıktan ayıran unsurlardan birisi de, Müslümanın İBÂDETİNİ HER YERDE YAPILABİLMESİDİR.

Hıristiyan, sadece KİLİSEDE ibadet yapabilir.

Müslüman için TEMİZ olan her yer NAMAZ kılacağı ibadet sahasıdır.

Hıristiyanlıkta GÜNAH ÇIKARMA usulü vardır.
Bunu PAPAZLAR yapar.
Orada papazlar RUHBAN SINIFI mensubudur. Bunlar, insanları GÜNAHKÂR ilan edebildikleri gibi günahlarından TEMİZLEME hakkına da sahiptirler.

Hıristiyanlıkta insan GÜNAHKÂR DOĞAR ve VAFTİZ töreninde papazlar tarafından YIKANARAK günahlarından temizlenir.
Günahtan temizleyen papaz, daha sonra aynı insanı günahkâr olarak ilan ederek AFOROZ edebilir.

Dikkat buyurun lütfen !

Bizdeki İMAMLAR da, PAPAZLAŞMA yolunda çok büyük ilerleme kaydettiler.

İBÂDET, imamların nezaretinde camilere HAPSOLUNUYOR.
İMAMLAR, istediklerini GÜNAHKÂR ilan edebiliyorlar.

REKLAM için kendi adına CAMİ yaparak, tantanalı gösterişli törenlerle HACC'a giderek, UMRE seyahatlerine katılarak TEMİZLENDİKLERİNİ zanneden AKILSIZLAR çoğalıyor.

GÖSTERİŞ için namaz kılanların, mahalle baskısı yüzünden TÜRBAN takanların sürüsüne bereket.

ZİHNİYET, yani kafa yapısı, ANLAYIŞ şu:
Her öğrenciyi, asgari seviyede de olsa, okuluna İMAM olarak başlatmak. Bunların büyük bir kısmını da İMAM olarak yetiştirip Devlet kadrosunda İMAM olarak görevlendirmek.

Çünki bu KAFA, her 1000 kişi için bir CAMİ yapılmış olması gerektiğini esas almaktadır.
Yani, Türkiye’nin 80 (küsur) milyonluk nüfusuna göre 800 000 CAMİ lazımdır. Ama mevcut cami sayısı 124.000 civarındadır. Aradaki açığı kapatmak için, Türkiye bütün gücüyle çalışmakta ve her köşe başına, her boş arsaya (altı ÇARŞI) üstü CAMİ yapılmaktadır.

Bunca Cami için gerekli, ikişer İMAM, birer MÜEZZİN olmak üzere 2 milyon 400 bin kişiyi yetiştirmek, ancak her okulu İMAM mektebi haline getirmekle mümkün olacaktır.
Ve bu bile eksik kalacaktır. Zira, İran’daki, Suudi Arabistan’daki eli değnekli DİN muhafızları gibi sokaklarda dolaştıracakları, SAÇININ TELİ görünen kadınları örttürecek, NAMAZ kılmayanları camilere sokacak adamlar da lazımdır.
Çünki, “DİN, hayatın her ZERRESİNE girmelidir” diye kabul edilmektedir.

Fizik, kimya, matematik, elektronik, akıl-mantık-felsefe bunlar için hiç önemli değildir.
Bunların nazarında, soru soracak, SORGULAYACAK insana ihtiyaç yoktur.
Esasen, böyleleri “ZARARLI” mahluktur.
Biliyorlar ki, bu suretle 1 İMAM, 1000 kişiyi KOYUN sürüsü gibi GÜDEBİLECEKTİR.

Bunlar da, halktan gelecek;
“kaynana, damadın evinde ölürse, cesedi BACADAN mı çıkarılmalıdır ?”
“Çarşamba günü çocuk yıkamak günah mıdır ?”
“KENEFE, önce hangi ayağımla girmeliyim ve çıkarken hangisiyle çıkmalıyım ?”
“İŞERKEN hangi DUAYI okumalıyım, sıçarken ne söylemeliyim ?
Sorularına rahatlıkla cevab verebilecek şekilde yetiştirilecektir.

Bu memlekete artık, DÜŞÜNEN insana yer yoktur.
ŞEYHLERİN dizinin dibine oturmayı ve elini eteğini öpmek için sürünerek gitmeyi MARİFET belleyen ve SEVÂB kabul eden DAVAR SÜRÜLERİ misali insanlara ihtiyaç vardır.

CÜBBELİ Ahmet Hocanın, Cehennem ateşinde YANMAYAN, mezarda Cenneti seyrettiren ve Sorgu Meleklerine kolay hesap verdirici KEFENİNİ; rüyada PEYGAMBERİ gösteren TERLİK icadlarını satın alan;
Nihat NAKİTOĞLU’nun (ve Veledinin) 1400 sene evvelki MASALLARIYLA mest olan;
Bunların icadlarına yeni modelleriyle yeni İCADLAR katan; yeni yeni MASALLAR uydurabilen insanlar lazımdır.

Biliyorsunuz ki biz, CAMİ yapımı ve YATIRIMI bakımından çoktaaannnn Dünyaya açılmış bulunmaktayız.
Gerek dahildeki CAMİ inşa sanayiinde ve gerekse Cami İHRACATINDA, şekksiz şüphesiz dünya birincisiyiz.

Bakın, son 5-6 senede nerelere CAMİ yapmışız: Londra, Moskova, Waşington, KÜBA, Sudan, Somali, Nijerya …
Ve de (Gagavuz-OĞUZ) Türklerinin hepsi HIRİSTİYAN olan MOLDOVA !

Tamamlanmış olanların yanı sıra, inşâ halinde olanların bile DÖRT bir yana yönelmiş HOPARLÖRLERİ, en yakınından en uzaklara kadar ÖRÜMCEK ağı gibi ortalığı sarmış vaziyettedir.

Bu haldeyken ve NAMAZ kılmaya henüz BİR SAAT daha zaman varken, “SABAHIN KÖRÜNDE”, Müezzin denilen adamın, “KÂFİR” icadı olan bir sistemin düğmesine basarak (veya o zahmete bile katlanmadan otomatik olarak kendiliğinden harekete geçen) mikrofon ve HOPARLÖRLERDEN bir anda ve hep bir ağızdan BANGIR bangır ÖTTÜREREK EZAN okunduğunu hep beraber görmekte ve duymaktayız.
Öylesine ki, caminin bitişiğindeki evlerin adeta balkonlarına dayanmış ve de en ücra köşelere kadar uzanmış hoparlörler faaliyete geçmekteler.

O sesi duyduktan sonra UYUMAK veya uykuya devam etmek mümkün değildir.
HASTASI, yaşlısı, çocuğu, uykuya ihtiyacı olanı; GÂVURU-Kâfiri, ATEİSTİ-LAİKÇİSİ … herkes bunu dinlemek zorundadır ve bu hâl, onlar için İŞKENCEDİR !

SES evin içinde, kulağının dibinde. Duymamak veya duymamış gibi yapmak mümkün değil.

Bunu böyle yaparak, kaç “KÂFİRİ” MÜSLÜMAN yaptınız ?
Veya kaç Müslümanı CAMİYE kazandırdınız ?

Bir bakın hele, o saatte bu EZANI duyup da NAMAZ kılmak üzere CAMİYE giden veya UYANIP da evinde namaz kılan kaç kişi var ?

Hiç bunun araştırmasını yaptınız mı ?

Ya da en önemlisi, bu vaziyetten RAHATSIZ olacak olanları hesaba aldınız mı ?

Bu davranışınızla HUZUR sağladığınıza emin oldunuz mu ?

Bunların hâlini ve hissiyatını sormak TENEZZÜLÜNDE bulundunuz mu ?

Herkesin evinde bir çalar saat ve namaz vaktini bildiren bir takvim varken, bu yaptığınızın MÜSLÜMANLIĞA ne kadar faydası olacağını düşündünüz mü veya faydası olduğunu gördünüz mü ?

Ve de NAMAZ kılmak için CAMİYE gitmenin ŞART OLMADIĞINI cami cemaâtine anlattınız mı ?

Bunları yapmadıysanız; ki, yapmadığınız gayet açık bellidir, o halde, sizin DİNİNİZ size, benim DİNSİZLİĞİM de bana aittir !

İMAM ve Müezzin efendiler, bu hâle ne dersiniz ?

Veya ne derseniz deyin, şu gerçeği örtemezsiniz:

SUÇ çeşidi ve suçlu sayısındaki artış HACI-Hoca, İMAM-Molla sayısından daha fazla.
HAPİSHANE inşaatı, CAMİ inşaatıyla yarış halinde.
Hal böyle olunca, SİZİN ve bunca CAMİ yapımının faydası ne olmaktadır, söyler misiniz ?

Öyle değil mi arkadaşlar, siz ne dersiniz ?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?