CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNİN EKONOMİ VE PANDEMİYE ETKİLERİ

Hüseyin Torun
Hüseyin Torun
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNİN EKONOMİ VE PANDEMİYE ETKİLERİ
11-01-2021

2020 Dünyada olduğu gibi ülkemizde de felaketlerle anılan bir yıl olarak kayıtlara geçti. Çığ oldu, sel oldu, deprem oldu, ormanlarımız göz göre göre yandı ve en önemlisi insanlığı derinden etkileyen Koronavirüs salgını baş gösterdi.Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2 milyona yakın insan hayatını kaybetti ve maalesef ölümler artarak devam ediyor.

 Türkiye’de salgından daha öncede var olan ekonomik kriz, pandemi döneminde daha da ağırlaştı ve Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi altında geçirdiği ikinci yıl olan 2020’de ekonomik krizartarak devam etti ve tüm alanlarında yaşanan gerileme engellenemediği gibi uluslararası ve ulusal endekslerle ortaya konuldu. Şeffaflıktan ve hesap verebilmekten uzak yönetim anlayışı nedeniyle Kovid-19 pandemisine karşı mücadele zarar gördü. Gerçek veriler hiçbir zaman açıklanmadı. Rehavete kapılan vatandaş gerçeklerle yakınlarını kaybetmeye başladığında yüzleşti. Sosyal medya deyim yerindeyse taziye çadırına dönüştü. Bir çoğumuzun psikolojisi alt üst oldu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile geçen 2019 yılında Saray iktidarı, sistemin yeni olduğu ve birtakım olumsuzlukların yaşanmasının normal olduğu yönünde değerlendirmeler yapmaktaydı ancak 2020 yılında da her alandaki kötü gidişin ve gerilemenin devam ettiğini ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, Türkiye’yi bu derinleşen krizler karşısında çaresiz bıraktığını, artık sistem savunucuları tarafından dahi yüksek sesle savunulamaz bir noktaya geldiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanı Yardımcısı düzeyinde, “sistemin aksayan yönlerini” inceleyen çalışmaların yapılıyor olması da bunun bir göstergesidir. Yine, 2021 yılının hukuk ve demokrasi bakımından reform yılı olacağı yönündeki birtakım söylemlerin de demokrasi alanında yaşanan derin krizin bir itirafı olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını tanımayan, tutuklu siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar ve akademisyenler ülkesine dönen, ana muhalefet partisi genel başkanının mafya liderleri tarafından tehdit edilebildiği ve seçilmişler üzerinde kayyım vesayetinin gezdiği bir ülke konumuna sürüklenmiş ve bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak tüm özgürlük endekslerinde “özgür olmayan ülkeler” statüsünde değerlendirilmektedir.

Tek adam rejimi keyfi, plansız, hoyratça para harcayan ve her şeyi ben bilirim anlayışıyla; devletimizi 2020 yılının ilk çeyreğinden itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi döneminde sağlık alanında ve pandeminin neden olduğu sosyoekonomik yıkıma karşı izlenmesi gereken sosyal politikalar anlamında sınıfta kalırken, ne haliniz varsa görün mantığıyla esnafı, işçiyi ve dar gelirliyi adeta kaderiyle baş başa bıraktı.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?