Kültür & Sanat

Tragedyaların zarif ve hüzünlü şairi: Metin Altıok

Eğilmemiş ama içten içe kanamıştır; çünkü incelik, çoğu zaman yara almaktır. Şiirinde, “Ben eğilmem gündüz ama / Geceleri kanatırım kendimi” diyen Metin Altıok bu nedenle yazdıklarının ta kendisidir.

Tragedyaların zarif ve hüzünlü şairi: Metin Altıok
28-06-2025 00:09
29-06-2025 09:19

Ernest Hemingway, “Kilimanjaro’nun Karları” adlı öyküsüne bir pars leşinden söz ederek başlar: “Kilimanjaro 6500 metre yüksekte, karlı bir dağdır… Tepeye yakın bir yerde kurumuş ve donmuş bir pars iskeleti vardır. Bu kadar yüksek yerde pars ne arıyormuş, kimse akıl erdiremiyor.”
Metin Altıok da, biricik kızı Zeynep’e adadığı “Küçük Tragedyalar” kitabına epigraf olarak alır bu satırları. 4 Eylül 1980’de, Bingöl’den kızı Zeynep’e yazdığı mektupta, şairin Hemingway’in satırlarıyla kendi varoluşu arasında kurduğu derinlikli bağı görmek mümkündür:

“Nar çiçeğim, burada yaşamımı ayakta tutan iki temel direk var. Önce sen, sonra şiir. Seni çok seviyorum, bunu bil. Aramız derya-deniz de olsa, sıradağları da en ufak bir sıkıntıda aşar, gelirim. Hep babanın var olduğunu bilerek yaşa. Bingöl dağlarının tepesinde oraya nereden geldiği bilinmeyen bir pars iskeleti de olsa…”

Orada kendini yalnız, kente yabancı ve Bingöl dağlarına nereden geldiği belli olmayan ayrıksı bir pars gibi hisseden şair, İzmir Karşıyaka’daki çocukluk anılarıyla, Bingöl’deki yalnızlığı arasında derin ve trajik bir ironi yakalamıştır. Çünkü ayakta kalmanın en ıstıraplı yollarından biri o koşullarda kendiyle dalga geçmektir. Belki bu sayede en zor zamanlarında içsel direnişini örgütler.

Öğretmenliğin insanı sevmekle başladığını bilen Metin Hoca, öğrencileriyle içten ve derin bir bağ kurmuştur Bingöl Lisesi’nde. İlköğretim müfettişinin okula denetime geldiği bir gündür… koridorlarda uğultular yükselirken, bir sınıf dikkat çekici biçimde sessizdir. Müfettiş, merakla o sınıfa girdiğinde, dersi sınıf başkanının yürüttüğünü görür. Öğretmenin raporlu olduğunu öğrenince şaşkınlıkla sorar: “Tüm raporlu öğretmenlerinizin derslerinde böyle mi davranıyorsunuz?” Sınıf başkanının yanıtı her şeyi özetler: “Hayır, bu yalnızca Metin Altıok’un dersine özgüdür.”

Onu yakından tanıyanlar, şairin bu dünya için gereğinden fazla iyi olduğunu düşünür. İnsanları düşüncelerinden önce duygularıyla kavrar Metin Altıok. Ne sesi yüksektir ne adımları hızlı. Karlı bir günde, ucu açık yazlık ayakkabılarla okula gelen kız öğrenciyi düşünmekten gecelerce gözüne uyku girmez. Öğrenciler arasında sağcı, solcu ayrımı yapmadığı için eleştirildiği olur. Bir grup öğrencinin, “faşist” olduğu gerekçesiyle dövdüğü genci araya girerek kurtarır; “Bunların hepsi çocuk...” der sevgiyle parlayan gözleriyle.

Öte yandan; emeğin kutsallığını, eşitliği ve barışı temel alan bir dünya görüşünü sakin bir kararlılıkla taşır; kalemiyle, yürüyüşüyle, duruşuyla… Sınıfsız, sömürüsüz bir toplum düşüncesi, onun ideolojik duruşunun temel taşlarından biridir. TİP’e olan yakınlığı da buradan gelir. Politika onun için bir kavga değil, bir insanlık arayışıdır. Onun sosyalistliği, slogandan çok yaşama biçimidir. 1960’lıların o heyecan uyandıran yıllarında, Aybar’ın “güleryüzlü sosyalizm” çizgisinde yer almış TİP’in girişimci bir üyesidir.

Her şeyin alınıp satılır olduğu bir dünyada insanın özüne yönelen, iç değerlerine tutunan bir aydındır, Metin Altıok. Dünyanın uğultusuna, hoyrat zamanların karanlığına ve kötülüklere rağmen insan kalmanın mümkün olduğunu göstermiş, zarafeti politik bir duruşa, inceliği bir yaşama biçimine dönüştürmüştür.

Eğilmemiş ama içten içe kanamıştır; çünkü incelik, çoğu zaman yara almaktır. Şiirinde, “Ben eğilmem gündüz ama / Geceleri kanatırım kendimi” diyen Metin Altıok bu nedenle yazdıklarının ta kendisidir.

Ankara’dan Sivas’a giden otobüste şair dostu Behçet Aysan’la yan yana oturur. Yol boyunca şarkılar, türküler söylenir. Behçet’le Metin bu şenliğe katılmaz. Arada fısıldaşarak, çokça da susarak tamamlar gece yolculuğunu. İki şair de yakılmaya gidiyor olduğunun farkındadır âdeta. Altıok, son ânında elinde süpürge sapı, aklında o dizeyle savunur kendini:

“Tekinsizim size göre ben / ibret için yakılması gereken.”

Ve böylece onun yazdığı “küçük tragedyalar”, Sivas yangınıyla ülkenin büyük trajedisine dönüşür…

Dipnot:

1. Şairin kızı Zeynep Altıok Akatlı’nın öncülüğünde, Kırmızı Kedi Yayınevi ve Beyoğlu Belediyesi katkılarıyla düzenlenen Metin Altıok Şiir Ödülü Töreni, bugün saat 19.00’da Ses Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek.

2. Bu yazı hazırlanırken Zeynep Altıok Akatlı’nın hazırladığı “Gölgesi Yıldız Dolu – Metin Altıok” ve “Metin Altıok’tan Zeynep’e Mektuplar” isimli kitaplardan, şairin kitaplarından ve belgesellerden yararlanılmıştır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER