
Eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner, TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in hayatını kaybettiği hastaneye taziye ziyaretine gitti. Mehmet Metiner hastane önünde ıslıklarla karşılanarak yuhalandı.
Şişli’de bulunan özel hastanede tedavi gören Önder’in vefat haberini duyan binlerce kişi, taziye için hastane önüne geldi. Kalabalığın artması üzerine DEM Parti yetkilileri, hastanede tedavi gören diğer hastaların etkilenmemesi adına vatandaşları Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne yönlendirdi.
"METİNER'İN GÖZÜNDE TERÖRİSTTİ"
Sırrı Süreyya Önder gibi Adıyamanlı olan AK Partili eski milletvekili Mehmet Metiner de hastaneye taziye için geldi. Ancak hastane önünde toplanan kalabalık, Metiner’i ıslıklarla ve sloganlarla protesto etti.
Sırrı Süreyya Önder'in vefat ettiği hastaneye taziyeye giden AKP eski Milletvekili Mehmet Metiner yuhalandı! Metiner'i protesto eden yurttaşlar, "Faşistler dışarı, Metiner dışarı" sloganları attı.https://t.co/bIvIXY8yuw #sirrisüreyyaönder @emrkongar pic.twitter.com/AFKJ16EdLB
— Gazikent27 (@Herdaim_Haber) May 4, 2025
"FAŞİSTLER DIŞARI"
Metiner'i protesto eden ve hastaneden çıkarılmasını isteyen yurttaşlar, "Faşistler dışarı, Metiner dışarı" sloganları attı.
Bir yurttaş, "Metiner'in gözünde Önder teröristtir, burada ne işi var, gelmesin, çıkartın" ifadelerini kullandı. O anlar kameralara yansıdı. Kısa süreli gerginliğin ardından Metiner hastane önünden ayrıldı.
METİNER'DEN AÇIKLAMA
Hastane önünde tepki ile karşılaşan Mehmet Metiner, sosyal medya hesabından olaya ilişkin açıklama yaptı.
Metiner, şöyle yazdı:
"Sırrı Süreyya Önder’in hastalığı sürecinde defalarca hastaneye gittim. Orada ailesiyle ve DEM yöneticileriyle sayısız kere görüştüm. Sırrı Süreyya hakkında geçen hafta Yeni Şafak’taki köşemde etraflıca bir yazı yazdım. Barış süreci için cansiperâne nasıl çalıştığımı bilen bilir. Bugün vefatını duyar duymaz hastaneye koştum. Öncesinde kaç televizyon kanalına bağlanıp duygu ve düşüncelerimi ifade ettim vefatıyla ilgili. Ağlayarak duygulanarak ifade ettiğim her bir sözümün arkasındayım. Siyasetimiz ve dünyamız farklı bile olsa Sırrı benim değer verdiğim bir hemşehrimdir. Uzun yıllara dayalı bir tanışıklığımız vardır. Barış sürecine sunduğu katkıyı herkesten önce ve herkesten çok takdir ettim. Bunu her yerde söyledim.
O gerçekten Adıyaman’ımızdan çıkmış Türkiyemizin bir değeriydi. Bugün ülkemiz değerli bir evladını kaybetti. Yüreğime çöken tarifsiz bir hüzünle hastaneye gittim. Girişte yuhalandım. Çok çirkin küfürlere ve hakaretlere maruz kaldım. O yüreği kin ve nefretle dolu insanlar keşke barışın anlamını bilselerdi. Öfkeyle “Faşistler dışarı” diye slogan atanlar eminim ki ne yaptıklarının farkında değiller. Sırrı Süreyya’nın da ne yapmaya çalıştıklarını anlayabilmiş değiller. En önemlisi Kürdün geleneğini bilmiş olsalardı asla o davranışı sergilemezlerdi.
Kürdün geleneğinde acını paylaşmaya gelen düşman bile olsa saygıyla karşılanır. Sorun değil. Bizler şahsımıza yapılan bir davranış üzerinden ne barış sürecine ne de kardeşliğimize zarar verecek hiç bir kelamın sahibi olmayız. Onları kınamak bile gelmiyor içimden. Onlara ne kırgınım ne de onları üzecek kem sözlerin sahibi olurum. Herkes kendine yakışanı yapar. Ben kendime yakışanı yaptım. Barış için bir değil bir canımız feda olsun. Biz nefreti ve düşmanlığı yok etmek için yola çıkanlardanız. Bize nefret duyanları bile muhabbetle kucaklamasını biliriz.
Gün acılarımızı ortaklaştırma günüdür. Gün yeni acılar yaşanmasın diye birbirimize yaslanma günüdür. Gün silahlardan önce öfkemizi toprağa gömme günüdür. Gün birbirimizi o büyük barışın hatırına affetme günüdür. Gün helalleşme günüdür. Kalabalıkların içinde provokatörler olabilir. Gün provokasyonlara gelme günü değildir.
Provokatörlerin tepkisine bakarak DEM Partisi’ni ve DEM camiasını topyekûn kınamak doğru değildir. İnanıyorum ki Sırrı Süreyya’nın ailesi de DEM Partisi’nin yöneticileri de bu durumdan rahatsızlık duymuşlardır. Bana edilen küfürleri de, hakaretleri de, o düşmanca tepki biçimini de aziz milletimizin takdirine ve Türkiye Kürtlerinin sağduyusuna havale ediyorum. Benim bir husumetim olmaz. Olamaz. Hele hele bu kritik süreçte asla husumeti besleyecek veya husumeti çoğaltacak bir dilin sahibi asla olmam.
Barışın hatırı için görmezlikten gelir geçerim. Varsa bir hakkım helal eder geçerim. Her şey barış için ve barış sürecinin hatırı için. Nefsimize yenilirsek ve öfkemize esir olursak hem kaybeder hem kaybettiririz, biline!"