
Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler, son dönemde yeniden ciddi bir gerilim hattına dönüştü. Geçmişten bugüne uzanan tarihsel hesaplaşmalar, Dağlık Karabağ çatışmaları, enerji rekabeti ve son krizler, iki ülkenin ilişkilerinde “zoraki denge” dönemine işaret ediyor. Sovyet mirasından günümüze, zaman zaman müttefiklik görüntüsü verse de karşılıklı güvensizlik hep varlığını korudu. İşte, Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin tarihsel gelişimi...
RUSYA-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL MİRASI
Azerbaycan toprakları, 19. yüzyılın başlarında Rus İmparatorluğu’na katıldı; 1800’lerde Rusya ile İran arasında imzalanan Gülistan (1813) ve Türkmençay (1828) anlaşmalarıyla bugünkü Azerbaycan’ın bulunduğu kuzey Aras nehri havzası Rus egemenliğine girdi. Rus Çarlığı’nın yıkılışının ardından Azerbaycan kısa bir bağımsızlık deneyimi yaşadı (1918-1920), ancak Kızıl Ordu’nun Bakü’ye girmesiyle Sovyetler Birliği’ne ilhak edildi. Sovyet döneminde Azerbaycan Moskova’nın kontrolünde kaldı ve bu dönemde oluşan merkezi otoriteye bağlılık, bağımsızlık isteklerini bastırdı.
1980’lerin sonunda Sovyetler Birliği dağılırken Azerbaycan’da bağımsızlık yanlısı hareket güçlendi. Moskova yönetimi bu hareketi durdurmak için 20 Ocak 1990’da sert bir askeri müdahalede bulundu. Tarihe “Kara Ocak” faciası olarak geçen bu olayda, Sovyet ordusunun Bakü’de sivillere ateş açması sonucu birkaç gün içinde 200’ün üzerinde kişi hayatını kaybetti, en az 700 kişi yaralandı. Bu kanlı baskın, Azerbaycan halkının hafızasında derin bir travma yaratarak Moskova’ya karşı güvensizliği pekiştirdi ve bağımsızlık mücadelesini daha da güçlendirdi. Nitekim, Sovyetlerin dağılmasından hemen sonra 1991’de Azerbaycan yeniden bağımsızlığını ilan etti.
BAĞIMSIZLIK SONRASI İLK YILLAR VE SİYASİ İLİŞKİLER
SSCB’nin çöküşüyle 1991’de bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, ilk yıllarında Moskova ile inişli çıkışlı ilişkiler yaşadı. İlk devlet başkanı Ayaz Mutallibov döneminde Bakü yönetimi Moskova’ya yakın bir politika izlemeye çalıştı. Ancak Dağlık Karabağ bölgesinde Ermeni güçlerinin gerçekleştirdiği Hocalı Katliamı (Şubat 1992) gibi olaylar sonrasında Mutallibov iktidardan düştü. Yerine gelen Ebulfez Elçibey yönetimi ise açık şekilde Rusya karşıtı ve milliyetçi bir çizgi benimsedi; bu durum Bakü-Moskova ilişkilerinde sert bir soğumaya yol açtı.
Elçibey’in yalnızca bir yıl süren iktidarında Azerbaycan, Rusya’nın bölgedeki etkisine mesafeli durdu ve bu politika Rusya’yı rahatsız etti. Nitekim 1993’te Elçibey hükümeti zayıflayınca, Sovyet döneminin eski KGB yöneticilerinden Haydar Aliyev iktidarı devraldı; Aliyev Moskova ile ilişkileri tekrar düzeltme yoluna gitti. Cumhurbaşkanı Aliyev, Rus lider Vladimir Putin’le paylaştığı istihbarat geçmişinin de etkisiyle, Rusya ile daha dengeli ve sıcak ilişkiler kurmaya önem verdi.
Bu dönemde Rusya, Azerbaycan üzerindeki nüfuzunu korumak amacıyla çeşitli adımlar attı. Azerbaycan ise bir yandan bağımsız bir dış politika izlemeye çalışırken bir yandan da Rusya’yı tamamen karşısına almamaya özen gösterdi. Ancak 1990’ların başındaki Dağlık Karabağ Savaşı, iki ülkenin ilişkilerine en çok etki eden mesele olarak öne çıktı.
DAĞLIK KARABAĞ ÇATIŞMASI GÖLGESİNDE AZERBAYCAN VE RUSYA
Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermeni ayrılıkçı hareket alevlendi. 1988’de başlayıp Azerbaycan ile Ermenistan’ı karşı karşıya getiren Birinci Dağlık Karabağ Savaşı (1991-1994), on binlerce can kaybına ve Azerbaycan topraklarının ’sinin Ermeni güçlerince işgaline yol açtı. Moskova resmi olarak tarafsızlığını ilan etse de, fiiliyatta Ermenistan’a ekonomik yardımlar yaptı ve silah sevkiyatında bulundu; ayrıca Rus ordusu Ermenistan’da bir üs bulundurarak güvence sağladı. Dönemin gözlemcilerine göre, özellikle Azerbaycan’daki Elçibey hükümetinin Rusya karşıtı tutumu nedeniyle Kremlin, Erivan’la askeri alanda yakınlaşarak Bakü’ye baskı uygulamayı tercih etti. Bu durum, 1990’lardaki savaş süresince Azerbaycan’da Moskova’ya karşı güvensizliği artıran etkenlerden biri oldu.
1994’te Rusya’nın da arabuluculuk yaptığı Bişkek Protokolü ile bir ateşkes sağlanıp savaş sona erdi, ancak Dağlık Karabağ sorunu donmuş bir çatışma olarak kaldı. Bu süreçte Rusya, barış görüşmelerinde AGİT Minsk Grubu eşbaşkanı olarak yer alsa da kalıcı bir çözüm üretilemedi. Kremlin yönetimi, çözümsüz Karabağ sorununu hem Bakü’ye hem de Erivan’a nüfuz edebilmek için bir koz olarak elinde tutuyordu.
2010’larda Azerbaycan, artan petrol gelirleriyle ordusunu güçlendirmeye başladı ve dengeyi kendi lehine çevirmeye yönelik adımlar attı. İkinci Dağlık Karabağ Savaşı olarak anılan ve 27 Eylül 2020’de patlak veren çatışmalarda, Azerbaycan ordusu Türkiye’den satın aldığı SİHA’ların ve yeni silahların desteğiyle Karabağ’da önemli kazanımlar elde etti. Rusya, Ermenistan ile müttefiklik anlaşması (KGAÖ) olmasına rağmen bu savaşta doğrudan müdahalede bulunmamayı seçti. Uzmanlar, Rusya’nın 2018’de Ermenistan’da yaşanan hükümet değişikliği (Kadife Devrim) sonrası Erivan yönetimine duyduğu güvensizlik ve Azerbaycan’la o dönemde geliştirdiği ekonomik ilişkiler nedeniyle, bu çatışmada görece tarafsız kaldığını belirtiyor. 44 gün süren savaş sonunda Rusya’nın arabuluculuğuyla Kasım 2020’de imzalanan üçlü bildiriyle ateşkes sağlandı; Azerbaycan işgal altındaki topraklarının büyük bölümünü geri alırken, Rusya anlaşma gereği yaklaşık 2.000 askerlik bir barış gücünü Karabağ bölgesine konuşlandırdı.
EKONOMİK İLİŞKİLER VE ENERJİ
Haydar Aliyev’in 1993’te iktidara gelmesinden sonra iki ülke ekonomik alanda yakınlaştı; Aliyev’in oğlu İlham Aliyev döneminde de Rusya-Azerbaycan ticareti gelişti. Rusya, Azerbaycan’ın en büyük ticaret ortaklarından biri oldu. Özellikle enerji ve tarım alanında yoğun işbirliği söz konusu: Azerbaycan kendi petrol ve doğal gazını Batı pazarlarına ihraç ederken, iç tüketim ihtiyacını karşılamak için Rusya’dan da doğal gaz ve petrol satın aldı.
Enerji denklemi, iki ülke ilişkilerindeki en kritik alanlardan biri. Azerbaycan 2006’da Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattını ve sonraki yıllarda TANAP-TAP doğal gaz hatlarını devreye sokarak enerji ihracatında Rusya’yı baypas eden rotalar geliştirdi. Avrupa Birliği, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Moskova’ya enerji bağımlılığını azaltma çabasıyla Azerbaycan’la işbirliğini iyice artırdı. 2022’de AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Cumhurbaşkanı Aliyev, 2027’ye kadar Azerbaycan’dan Avrupa’ya gaz akışını iki katına çıkaracak bir anlaşma imzaladı. Bu kapsamda Azerbaycan, 2023 itibarıyla AB’ye en büyük dördüncü doğalgaz tedarikçisi konumuna yükseldi. Moskova açısından Azerbaycan’ın Avrupa’ya gaz satışı, kendi pazar payını tehdit eden bir hamle olarak görülse de, Rusya bir yandan da Bakü ile enerji alanında ortak çıkarlar arayışında. Nitekim Rus Gazprom şirketi ile Azerbaycan devlet enerji şirketi SOCAR, 2022’de enerji işbirliğini derinleştirmek ve gaz alışverişini artırmak üzere stratejik anlaşmalar imzaladı
SON DÖNEMDE ARTAN GERİLİMLER ENDİŞE UYANDIRIYOR
Son yıllarda Rusya-Azerbaycan ilişkileri, Karabağ sorununun yeni dengesi ve Ukrayna savaşı gibi etkenlerin gölgesinde yeniden sınanıyor. 2024 sonlarından itibaren iki ülke arasındaki gerilim tırmandıran ardışık olaylar yaşandı. 25 Aralık 2024’te Azerbaycan Hava Yolları’na ait J2-8243 sefer sayılı yolcu uçağı, Bakü’den Rusya’nın Çeçenistan bölgesi başkenti Grozni’ye uçuşu sırasında düşerek 38 kişinin ölümüne yol açtı. Azerbaycan makamları, uçağın rotadan sapıp Hazar Denizi üzerinden Kazakistan’ın Aktau kentine mecburi iniş yapmaya çalışırken düştüğünü, bunun nedeninin ise uçağın Rusya hava savunma sistemlerince yanlışlıkla vurulması olduğunu açıkladı. Olay sonrası Kremlin, Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Aliyev’i arayarak “Rus hava sahasında meydana gelen trajik hadise” için özür dilediğini duyurdu.
2025 yılı bahar aylarında gerilim tırmanmaya devam etti. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, geleneksel olarak Moskova’da düzenlenen 9 Mayıs Zafer Günü askeri geçidine bu kez katılmadı; yerine aynı gün Karabağ’da Azerbaycan kontrolüne yeni geçen bölgelerdeki törenlerde boy gösterdi. Aliyev’in Moskova’ya gitmemesi Rus basınında “sadakatsizlik” olarak eleştirilirken, Azerbaycan medyası da Rusya’yı tarihsel nankörlükle suçlayan yayınlar yaptı. Haziran 2025 sonunda ise karşılıklı iç güvenlik operasyonları krizi iyice derinleştirdi. 27 Haziran 2025’te Rus güvenlik güçleri (FSB ve polis), Rusya’nın Yekaterinburg şehrinde yaşayan bazı Azerbaycanlı iş insanlarının evlerine baskınlar düzenledi. Rus makamları bu operasyonu “geçmiş yıllara ait bazı cinayetlerin soruşturulması” gerekçesine dayandırsa da, baskın sırasında Hüseyn ve Ziyaddin Safarov kardeşler isimli iki Azerbaycanlı şüpheli gözaltında hayatını kaybetti, birkaç Azerbaycanlı da ağır yaralandı.
Bu olayın hemen ardından Azerbaycan tarafı da misilleme sayılabilecek adımlar attı. 30 Haziran 2025’te Bakü’de Rusya devletine bağlı yayın yapan Sputnik Azerbaycan haber ajansının ofisine Azerbaycan polisi baskın düzenledi. Maskeli özel timler, Sputnik’in Azeri çalışanlarını ve yöneticilerini “yasadışı faaliyet” suçlamasıyla gözaltına aldı; aynı gün ülkede çalışan bazı Rus uyruklu bilişim uzmanları da uyuşturucu ve siber suç iddialarıyla tutuklandı. Gözaltına alınan Rus vatandaşlarının darp edilmiş şekilde medyaya yansıyan görüntüleri, Moskova’da infiale yol açtı. Aralık 2024’ten bu yana iki liderin kamuoyuna yansıyan bir görüşme gerçekleştirmemiş olması, ilişkilerde zirve diplomasisinin de askıya alındığını gösteriyor.