
İktisatçı Mahfi Eğilmez, kişisel blogunda kaleme aldığı yazısında altına yönelik talebi ve altın fiyatlarını etkileyen temel dinamikleri değerlendirdi. Eğilmez, “Risk Artarsa Altın Fiyatı da Artar” başlıklı yazısında altının günümüzde en çok takı yatırım aracı ve merkez bankası rezervi olarak tercih edildiğini belirtti.
DÜNYADA ALTININ BÜYÜK BÖLÜMÜ MÜCEVHER OLARAK TUTULUYOR
Eğilmez, Dünya Altın Konseyi'nin verilerine dayanarak, bugüne kadar dünya genelinde çıkarılan toplam altın miktarının 216.265 ton olduğunu ifade etti. Bu miktarın yüzde 45'inin mücevher, yüzde 22'sinin külçe altın ve madeni para, yüzde 17'sinin ise merkez bankalarının rezervlerinde yer aldığını yazısında paylaştı.
ALTINA NEDEN GÜVENLİ LİMAN DENİYOR?
Altının değerli kabul edilmesinde en önemli unsurun arzının sınırlı olması olduğunu belirten Eğilmez, fiyatları belirleyen temel faktörün ise küresel ve yerel riskler olduğunu vurguladı. Yazısında, “Riskler artarsa altının fiyatı da artar” diyerek, riskli dönemlerde bireylerin ulusal para biriminden kaçarak dövize, gayrimenkule ya da altına yöneldiğini ve altının bu nedenle halk arasında “güvenli liman” olarak adlandırıldığını ifade etti.
ALTINDAN ÇIKIŞ SÜRECİ DAHA YAVAŞ GELİŞİYOR
Eğilmez’e göre, riskler azaldığında altına olan talebin azalması, risk artışındaki hızla gerçekleşmeyebiliyor. Bu çerçevede, ülke risklerinin seyrini izlemenin en hızlı yolu olarak 5 yıllık CDS primi gösteriliyor. Eğilmez, “2021 yılının Eylül ayında enflasyon yükselişteyken TCMB faizi düşürmeye başlayınca 5 yıllık CDS primi tarihi zirve olan 838’e yükseldi. Aynı tarihte gram altın fiyatı da 998 liraya yükseldi. Bugün CDS primi 300 dolayında bulunuyor. Bir başka deyişle zirve noktasına göre ciddi bir gerileme sergilemiş. Buna karşılık gram altın yükselişini sürdürerek 4.151 liraya kadar ulaşmış görünüyor” ifadelerine yer verdi.
KÜRESEL BELİRSİZLİK ALTIN TALEBİNİ TETİKLİYOR
Altına olan talebin yalnızca ülkedeki risk artışlarıyla değil, dünya genelindeki belirsizliklerle de bağlantılı olduğunu belirten Eğilmez, Dünya Belirsizlik Endeksi’nin sürekli yükseldiğine dikkat çekti. Yazısında, “Bununla ülkedeki risk artışının birleşmesi güvenli liman arayışlarını yani altına talebi iyice yükseltir” dedi.
TÜRKİYE’DE ALTININ DEĞERİ DOLARA BAĞLI
Eğilmez, Türkiye'nin 2023 yılından bu yana altın ithalatına sınırlamalar getirdiğini ve bunun da fiyatlar üzerinde yukarı yönlü etki yarattığını kaydetti. Türk yatırımcısı için altının değerinin yalnızca altın fiyatına değil, aynı zamanda dolar kuruna da bağlı olduğunu vurgulayan Eğilmez, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkler açısından altının değeri hem altın fiyatı, hem de bu fiyat dolarla belirlendiği için doların değerine bağlıdır. Öyle olunca da bir çeşit sigortalı yatırım aracı işlevi görür. Altına yatırım yapan bir Türk altın fiyatı artarsa kazanır, USD/TL kuru artarsa kazanır, ikisi birden artarsa daha çok kazanır. Bunlardan birisi düşerse öteki onu dengeler. Ancak ikisinin birden düşmesi halinde yatırımcı kayıpla karşılaşır ki o da pek sık görülen bir durum değildir.”
YASTIK ALTINDAKİ MİKTAR ARTIYOR
Eğilmez, Türkiye'deki bireysel altın birikimine de değinerek, halkın uzun yıllardır yaşadığı ekonomik dalgalanmalardan ders çıkararak portföyünde altın tutmayı tercih ettiğini ifade etti. Dünya Altın Konseyi’nin 5-6 yıl önce Türkiye’deki yastık altı altın miktarını yaklaşık 3.500 ton olarak tahmin ettiğini hatırlatan Eğilmez, “Bunun epeyce arttığını tahmin ediyorum. Çünkü o günden bugüne riskler arttı” dedi.