
Cumhuriyet’in yüzüncü yılı vesilesiyle Trabzon’un kültürel, siyasal ve mekânsal serüvenini kapsamlı biçimde ele alan “Cumhuriyet Döneminde Trabzon (1923–2023)” başlıklı toplantı, kente dair belleğin güncellenmesi ve geleceğe dönük bir kültürel perspektif oluşturulması adına önemli bir buluşmaya dönüştü.
Etkinlikte, alanında yetkin isimler olan Ruşen Keleş, Kudret Emiroğlu, Kadri Atabaş, H. Çağatay Keskinok ve Fethi Yılmaz, Trabzon Vakfı Ahmet Yıldız Salonu’nda söz aldı.
Toplantının merkezinde, Trabzon’un sadece bir şehir değil, aynı zamanda çok katmanlı bir kültürel hafıza mekânı olduğu vurgulandı. Konuşmalar; kent kimliğinden sivil mimariye, siyasetten plastik sanatlara, kıyı kültüründen basın yayın tarihine, tiyatrodan edebiyata dek geniş bir çerçevede ilerledi.
TRABZON: BİR LİMAN KENTİNİN UNUTULAN HAFIZASI
Konuşmacılardan Kadri Atabaş, Trabzon’un 19. yüzyılda uluslararası ticaret yollarının kavşağında yer alan bir liman kenti olarak sahip olduğu kozmopolit kültürel yapının zamanla nasıl aşındığını örneklerle aktardı. Trabzon’un bir dönem 12 farklı devletin konsolosluğunu barındırdığına dikkat çekerek, geçmişteki kültürel çeşitliliğin, özellikle plastik sanatlar alanında nasıl bir zenginlik doğurduğunu vurguladı:
“Trabzon’da piyanonun evlerde çalındığı bir dönem vardı. Avrupa’da bugün eserleri koleksiyonlara giren sanatçılar, bu şehirden çıkmıştı. Ancak bu zenginlik zamanla silindi.”
SİYASET VE KÜLTÜR: KOPUK BİR İLİŞKİ
Kudret Emiroğlu, Cumhuriyet Döneminde Trabzon’daki siyasal gelişmeleri yalnızca siyaset kurumuyla değil, kültürel değişimlerle birlikte okumak gerektiğini ifade etti. Trabzon’un birçok alanda bireysel anlamda etkili isimler yetiştirmesine karşın, örgütlü bir siyasal temsilin yoksunluğuna dikkat çekti:
“Trabzonlular bireysel olarak çok başarılı ama kente dönük kolektif bir etki yaratamamışlar. Siyaset, aslında bir kültür meselesi ve biz bu kültürü geliştiremedik.”
TRABZON’UN KIYI KÜLTÜRÜYLE BAĞLARI KOPUYOR
Şehir planlamacısı Prof. Dr. H. Çağatay Keskinok, Trabzon’un kıyı ile olan tarihsel bağlarının giderek zayıfladığına dikkat çekti. 25 yıl önce evinden 100 metre ötede denize girerken, bugün aynı noktadan denize ulaşmak için 2 kilometre yürünmesi gerektiğini belirtti. Kıyı şeridinin betonlaşması, karayolu politikaları ve planlama eksikliği, hem doğayla hem kültürle olan bağı koparmış durumda:
“Karadeniz’de kıyı, yalnızca bir plaj değil; aynı zamanda bir toplumsallaşma alanıydı. Bugün bu alanlar yok edildi.”
KENTE DÖNÜK KÜLTÜREL ÜRETİMİN AZALMASI
Fethi Yılmaz, Trabzon’un basın yayın geçmişini kaleme alırken, aynı zamanda kentin kültürel üretkenliğindeki düşüşe de dikkat çekti. Önceden 150 kişilik katılımlarla yapılan kültürel etkinliklerin, bugün 30–40 kişiyle sınırlı kaldığını belirtti. Kentin hem fiziksel olarak denizden hem de kültürel kimliğinden uzaklaştığını vurguladı:
“Trabzon, toprağından ve tarihinden uzaklaşıyor. Ayağımızı basacak yeşil alan kalmadı.”
KENT HAFIZASI, SANAT VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Etkinlikte söz alan Prof. Dr. Ruşen Keleş, Trabzon’un sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerin korunması konusunda yeterli bir bilinç oluşmadığına dikkat çekerek, Atatürk’ün “koruma ve kullanma dengesi”ne dair sözlerini hatırlattı:
“Topraklardan yararlanırken, henüz dünyaya gelmemiş olan kuşakların da haklarını unutmamak gerekir. Bu, sürdürülebilirliğin özüdür.”
TRABZON DİASPORASI VE KOPMAYAN BAĞ
Etkinlikte konuşmaların ortak noktalarından biri de, Trabzon’dan göç edenlerin memleketle bağını sürdürdüğü oldu. Berlin örneği üzerinden anlatılan gözlemlerde, Trabzonluların sadece büyük şehirlerde değil, yurt dışında da kendi kimliklerini korudukları, restoranlar açtıkları, kültürel yaşama katıldıkları vurgulandı.
YÜZYILA SAYGI: KİTABIN ANLAMI VE ZORLUKLARI
Toplantıya vesile olan ve yayımlanan kitabın editörlüğünü üstlenen ekip, bu tür kültürel üretimlerin yaygınlaştırılmasının ne denli zor ama değerli bir iş olduğunu özellikle vurguladı. Katılımcılar, kitabın “bir saygı duruşu” niteliğinde olduğunu belirterek, Trabzon’un kültürel belleğini gelecek kuşaklara aktarma sorumluluğuna işaret etti.
TRABZON İÇİN KOLEKTİF BİR GELECEK ARAYIŞI
Toplantı, bireysel katkıların ötesinde örgütlü kültürel bir dönüşümün gerekliliğini ortaya koydu. Hem geçmişteki zenginliğin hatırlanması hem de günümüz sorunlarına çözüm üretme çabası, yüz yılın muhasebesini ve gelecek yüz yılın tahayyülünü beraberinde getirdi.