Yaşam

Cicero’dan günümüze yaşlılık

İnsanlık varoluşsal yazına karşı çıkmak için çabasını sürdürüyor.

Cicero’dan günümüze yaşlılık
03-05-2025 00:07
04-05-2025 12:15

İnsanlık, varoluşundan bu yana yaşlanmanın önünde geçme ve ölümsüzlük arayışında. Mitolojiler, efsaneler ve dini metinler sonsuz yaşamın çekiciliğiyle dolu. Ahlaki açıdan baktığımızda ise sonsuza dek üstelik yaşlanmadan yaşama arzusu ne kadar masum? Cicero’nun yüzyıllar önce “Yaşlılık Üzerine” eserinde belirttiği gibi yaşlılık ve ölüm yaşamın doğal bir parçası.

Yaşlanmanın bizi günlük işlerde etkin olabilmekten uzaklaştırdığı suçlamasına Cicero bir gemi metaforu ile karşılık verir. Güvertede gençler direklere tırmanır, iskelelerde koşar ve yükleri boşaltır. Ancak gemiyi yöneten kaptan ise mürettebatın daha yaşlı ve daha deneyimli bir kişisidir. Zaten Latince yaşlı anlamına gelen “senato” kelimesi de antik Roma’nın en yüksek kurulunu tanımlamak için kullanılmıştır. Bilgelik için bakılan yer her çağda yaşlı kabul edilen kişiler olmuştur.

Cicero’ya göre yaşlanmayla ilgili dört ana unsur vardır: Yaşlanma bizi işlerimizi yönetmekten uzaklaştırır, bedensel dinçliğimizi zayıflatır, duyusal hazlardan mahrum bırakır ve bizi ölümün kıyısında hissettirir.

YAŞLANMAYA KARŞI TEKNOLOJİ

Artık yalnızca uzun yaşamak değil sağlıklı ve kaliteli yaşamak hedefleniyor. Genetik mühendisliği, yapay zekâ ve biyoteknoloji ile yaşlanma süreci yavaşlatılabilir hatta tersine çevrilebilir. Ancak bu durumun beraberinde etik ve toplumsal sorunları da getireceği bir gerçek. Ülkelerin sigorta sistemlerinin yaşlılardan kaynaklanan yüksek maliyetlerden dert yanmaları bunun bir yansıması.

Cicero, yaşlılığın getirdiği zorluklara karşın bu dönemin kendine özgü güzellikleri olduğunu savunur. Yaşlılık, deneyim ve bilgelikle dolu bir dönemdir. Modern tıp ise bu deneyim ve bilgeliği daha uzun süre yaşama düşünü ve olanağını sunmaktadır. Ancak bu durum beraberinde eşitsizlikleri de getiriyor. Sırf zenginlerin erişebileceği bu teknolojiler toplumsal adaleti zedeleyebilir. Teknoloji girişimcisi Bryan Johnson’ın yaşamını uzatma heyecanı uğruna evini bir laboratuvara dönüştürmesi ve bu uğurda milyarlar harcaması bunun en yakın örneği.

Günümüzde modern bilim sırf düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme ile zihinsel işlevleri yaşlılıkta bile canlılığı koruyabileceğini göstermekte. Ancak, genetik yatkınlıklar ve çevresel etkenler burada dışlanamaz gerçeklerdir. Değişik canlılarda bazı moleküllerin yaşlanmayı durdurabildiği gösterildi bile.

İLAÇLARIN ETKİSİ

Sonuçta bazı ilaçların etkisi insanlarda da araştırılıyor. Bunlardan biri diyabet hastalığı için kullanılan ve artık “eski” kabul edilen bir molekül FDA (ABD İlaç ve Gıda Dairesi) tarafından yaşlanma karşıtı bir ilaç olarak test edilmek üzere onaylanmıştır. Başka bazı moleküller de resmi deneyler dışında yüzlerce kişi tarafından kullanılıyor.

Cicero, duyusal hazların yaşlılıkta azaldığını ancak zihin ve karakter zevklerinin arttığını belirtir. Yeni sinir sistemi araştırmaları yaşlılıkta beyin plastisitesinin yani sinir hücrelerin yenilenmesinin devam ettiğini ve yeni bağlantıların kurulabileceğini göstermektedir. Ancak yaşlılıkta sıkça karşılaşılan sosyal izolasyon ve depresyon gibi etkenler bu potansiyeli engelleyebilir.

Sonuç olarak, yaşlılık ve ölüm, insanlığın en temel sorularından biri olmayı sürdürüyor. Modern bilim, bu sorulara yeni cevaplar sunarken etik ve toplumsal sorumluluklarımızı da hatırlatıyor. Ayrıca bu durum beraberinde varoluşsal sorunları da getiriyor. Sonsuz yaşam kendine anlam katan unsurları ortadan kaldırabilir. Cicero’nun dediği gibi önemli olan sadece uzun yaşamak değil iyi yaşamak. Ancak “iyi yaşam” tanımımız, modern bilimle birlikte değişiyor. Sağlıklı ömür, sadece bireysel bir hedef değil toplumsal bir sorumluluk haline geliyor.

Son sözü yine Cicero’ya bırakalım:

“Hiç kimse bir yıl daha yaşayabileceğini düşünmeyecek kadar yaşlı değildir.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER