AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10. Anadolu Medya Ödülleri'nde yaptığı konuşmada sokak röportajlarını hedef aldı. Erdoğan, "Provokatif sorularla, sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor. Hakaretler karşısında yargı harekete geçtiğinde basın özgürlüğü diyerek yaygara kopartılıyor" dedi. Programda Yeni Akit gazetesine yılın internet haber sitesi ödülü verildi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Akit gazetesine yılın internet haber sitesi ödülünü verdi.
Erdoğan, bugün (6 Mayıs Salı) 10. Anadolu Medya Ödülleri programına katıldı.
AKP'li Cumhurbaşkanı burada, program kapsamında bazı gazetecilere ödül verdi.
Yılın internet haber sitesi ödülü ise Yeni Akit gazetesine verildi
Yeni Akit gazetesi adına ödülü Murat Alan aldı.
Yılın Haber Kanalı: Cnn Türk - Yılın Muhabiri: Fulya Öztürk
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şu şekilde:
"Özgür, sorumlu ve milli basın insanımızın doğru bilgilendirilmesinin yanı sıra milli iradenin de en önemli destekçilerinden birisidir. Bu toplantıları sadece marifet sahiplerini taltif ettiğimiz bir ödül töreni olarak görmüyoruz. Yalan ve dezenformasyonun etrafı kuşattığı dönemde, hak ve hakikate gönül vermiş medya mensuplarıyla kucaklaşma olarak görüyoruz.
Yarım asırdır milletin huzurunda olan siyasetçiyim. 81 vilayetimizi pek çok kez karış karış gezdim. Toplumun bütün kesimleriyle bir araya geldim. Sadece Ankara ve İstanbul'da değil, canını dişine takarak basın emekçisi arkadaşlarımız var. Hakkın, adaletin neferi olarak gördüğüm bu kardeşlerimizin ne denli zor şartlar altında görev yaptığının farkındayım. Mahalli medyalarımız yerel derebeyleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor.
Gurur kaynağımız olan Anadolu medyası, adını taşıdığı Anadolu kadar bu topraklara aittir, vazgeçilmez bir parçasıdır. Yazılı ve görsel medyanın kılcal damarlarında olan sizlerin varlığı değerli hale gelmiştir. Güç birliği yapan siz kardeşlerimiz halka ve halkın gündemine daha yakın bir konumda yer alıyorsunuz.
Anadolu medyasının varlığı ve hayatta kalması bizim çok önem verdiğimiz bir konu. Anadolu'nun vicdanını temsil eden sizlerle aynı havayı solumaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum.
Toplam 320 mahalli ve bölgesel radyo, televizyon ve gazeteyi bir araya getirerek önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Anadolu medyası varsa milletin sesi vardır. Anadolu medyasının sesi gür çıktığı müddetçe demokrasimiz de serpilecektir.
Bütün bunları meselelerin uzağında bir isim olarak söylemiyorum. Defalarca medyanın gadrine uğramış, itibar suikastına maruz kalmış bir kardeşiniz olarak dillendiriyorum. Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Türkiye'nin nerede nereye geldiğini sizler de göreceksiniz.
"KÖŞE YAZARLARINI JURNALCİLİK YAPTIĞI GÜNLERİ GERİDE BIRAKMAKTAN MEMNUNİYET DUYUYORUZ"
28 Şubat dönemindeki korkunç medya atmosferini hiçbirimiz hatırlamak istemiyoruz. Doğrudan hükümete ayar verildiği, imam hatip okulları önünde sözde gazetecilerin nöbet tuttuğu, köşe yazarlarını jurnalcilik yaptığı o utanç verici günleri artık geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz.
Eski imtiyazlı statülerini kaybedenleri yine itiraz edecek. Türkiye bugün 2002 Türkiye'sine göre daha özgür, daha zengin, çok daha serbest medya ekosistemine sahip. Bu özgürlük ortamı sorumsuzluk, kuralsızlık seviyesine kadar gitmektedir.
MİT TIR'larının durdurulmasından 17/25 Aralık'a, Gezi Parkı olaylarından terörle mücadeleye bunu pek çok kez yaşadık. Türkiye çok ahlaksız bir şekilde teröre destek veren ülke olarak lanse edildi. FETÖ'nün demokrasimize kast ettiği nice operasyona maruz bırakıldık. FETÖ tetikçilerinin ülkemizdeki belli çevreler tarafından nasıl korunduğunu biz FETÖ ile mücadele ederken, muhalefetin nasıl sahip çıktığını da unutmadık.
"TERÖR ESTİRİYORLAR"
Eline mikrofon ve kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bu şahıslar sokak röportajı adı altında sokaklarda terör estirmektedir. Sorumlu yayıncılık ilkelerini bir tarata bıraktık, bunları uygulayanların sayısı bir elin parmaklarını geçiyor. Gerek provokatif sorularla, sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor. Hakaretler karşısında yargı harekete geçtiğinde basın özgürlüğü diyerek yaygara kopartılıyor. Nasıl bir cübbe giyen hakim, savcı, avukat olmuyorsa; nasıl her stetoskop takana doktor demiyorsak eline mikrofon ve kamera alan gazeteci değildir."