Gündem

Kılıçdaroğlu'ndan çarpıcı açıklamalar

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı programında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu'ndan çarpıcı açıklamalar
29-12-2017 12:17

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı programında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Son KHK'da tepki çeken sivillere yargı muafiyeti tartışmasına değinen CHP Lideri "Bundan sonraki olayları da kapsamaktadır. Burhan Kuzu da bu lafı dedi. Kendi partisinden eleştiri gelince düzeltti. Siyasal görüş olarak, hükümete yakın ceza hukukçuları da bunu söylüyor, yanlıştır diyor" ifadelerini kullandı. CHP Lideri, ayrıca Man Adası ve 2019 seçimleri için de çarpıcı ifadeler kullandı. Kılıçdaroğlu, spikerin erken seçimle ilgili bir sorusu üzerine Türkiye'de demokrasi olmadğını söyledi. CHP lideri, SÖZCÜ'ye yönelik kumpas davasının örnek vererek şöyle konuştu: Demokraside bir gazetenin sahibi yıllar boyunca kuruluşundan bu yana FETÖ'ye karşı çıkacak onun uygulamalarını eleştirecek siz sahibini FETÖ'cü diye arayacaksınız, yurtdışından yakalayıp Türkiye'ye getireceksiniz! Akıl var mantık var nereden çıktı bunlar!" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Haber Türk’te katıldığı canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu. ABD’yele yaşanan krize değinen Kılıçdaroğlu, “Krizin aşılması güzel bir olay. Biz bütün ülkelerle aramızın iyi olmasını isteriz. Türkiye hem kendi ülkesinde hem dışarıda barışı, demokrasiyi savunan bir ülke olmalı. Türkiye’nin yaptığı açıklama ile ABD’nin yaptığı açıklama arasında çelişkiler var. Türk büyükelçiliği biz hiç kimseye güven vermedik diyor. Neden iki taraf aynı metin üzerinden ortak açıklama yapmıyor? Şimdi kime inanacağız? Elbette kendi büyükelçiliğimize inanacağız ama iki devletin yayınladığı açıklama birbiriyle çelişiyor” ifadelerini kullandı.

“KURUMLAR SAĞLIKLI ÇALIŞMIYOR”

Farklı açıklamaların kafa karıştırdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bu devletin kurumlarının sağlıklı çalışmadığını gösteriyor. Bu kadar kişi boşu boşuna mı hapiste kaldı? Bunun hesabını vermeniz lazım. Masum insanları suçladılar, yeri geldi bizler de suçladık… Sonra FETÖ’cü olmadığı ortaya çıktı. Bu kişinin aile hayatını, onurunu bozduk. Birilerinin bunun hesabını vermesi lazım. Neden bu kadar geç kalındı?” dedi.

“BYLOCK LİSTELERİ AÇIKLANSIN”

AKP’nin içinde Bylock kullananların olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Var mı? Evet var. Bunu elinde belgesi olan kurumların açıklaması lazım. Elinde liste olan kurum, kişilerin isimlerini seçerek değil, listenin tamamını göndermeli. Şu an elbette Bylock kullananlar var, biliyoruz. Bu hükümetin yetkilileri ellerindeki bütün Bylock listelerini gizlemeden kamuoyuna açıklasın” şeklinde konuştu.

KHK’LARA TEPKİ

Son KHK’da tepki çeken sivillere yargı muafiyeti tartışmasına değinen Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduklarını hatırlatarak, “Demokrasiye aykırıdır. Bunun iptal edilmesini istiyoruz. Hukukun gereği neyse, hangi yetkileri verdiyse bize, biz bunları kullanıyoruz. Binali bey, Anayasa Mahkemesi’ne sorsun bizim dilekçemiz orada, ulaşamıyorsa biz başvuru dilekçemizin bir örneğini göndeririz.Demokrasiye bir kasıt olursa vatandaşların direnme hakkını kullanması gerekir demiştim. Ben bunu dile getirdiğimde en çok AKP kanadından eleştiri aldım. Demokrasi direnme hakkıdır. 15 Temmuz darbe girişimine karşı, halk direnme hakkını kullandı. Direnme hakkını kullananlar hiçbir zaman yargılanamaz. Bu onların en temel hakkıdır. Demokrasinin yok edilmesi karşısında başka yapılacak bir şey yoksa direnme hakkı kaçınılmazdır” dedi.

“KÖPRÜDE ASKERLER LİNÇ EDİLDİ”

Hiçbir kimsenin direnme hakkını kullananlara karşı ‘sen suçlusun’ diyemeyeceğini ifade eden CHP Lideri, “15 Temmuz darbe girişinden sonra konuşma yaptım. Hukuku ve demokrasiyi katledenlere karşı direnme hakkı demiştim. Direnme hakkını kullananlar hiç bir zaman suçlanamazlar. Kimse direnme hakkını kullananlara karşı sen haksızsın diyemez. Gelelim oraya. Bu madde ne diyor. Bu da önemli. Tankın önüne çıkan, hayatını kaybeden 250 şehit bunlardan hangisi suçlandı, hiçbiri suçlanmadı. Sorun nerede, sorun şurada. Köprüde askerler linç edildi. Şimdi rütbesiz bir askerin günahı nedir? Komutanı emir vermiş. Komutanın emrini tartışmaya açarsanız orada askerlik bitmiş demektir. Siz komutana bir şey yapmıyorsunuz ama eri linç ediyorsunuz” şeklinde konuştu.

“LİNÇ EDİLEN ASKERLERİN HAKLARININ ARANMASI LAZIM”

Köprüde linç edilen askerlerin haklarının aranması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, “O askerlerin hiç günahı yok. Komutanlara her cezayı verin. Hepsi aynı görüşe, bunun soruşturulması lazım dediler. 16 Temmuz’da TBMM’de direnme hakkını söyledim. AK Partili vekiller alkışladı. Bu dönemi soğuk kanlılıkla, hukuk içinde kalarak atlatmamız gerekmektedir. Devlet hukuk içinde devlettir dedi. Peki bu nedir? Bu düzenleme nedir? Burada 2 şey var. Cezayi sorumsuzluk getiriyorsunuz, af getiriyorsunuz. Bakanlar Kurulu af getiremez. Burhan Kuzu, bundan sonraki olayları da kapsamaktadır dedi. Kendi partisinden eleştiri gelince düzeltti. Siyasal görüş olarak, hükümete yakın ceza hukukçuları da bunu söylüyor, yanlıştır diyor” dedi.

“KHK’LARDA KIŞ LASTİĞİNİN İŞİ NE?”

Anayasa Mahkemesi’ne de eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, “Bu ağır tabloyu gündeme getiren Anayasa Mahkemesi’dir. Şu anda Türkiye’de Anayasa uygulanmıyor. Anayasa Mahkemesi’ne 121. maddesini hatırlatmak isterim. Milli eğitimin, kış lastiğinin, taşeronun OHAL ile ne ilgisi var.  Şu anda Türkiye’de anayasa uygulanmamaktadır. Şu anda bir KHK ile Anayasa Mahkemesi kapanabilir. Anayasa Mahkemesi’ne tarihi fırsat sunuyoruz. Parlamento yetkileri askıya alınmıştır, geçmişte nasıl yanlışa saptıysanız şimdi size doğruya sapma fırsatı veriyoruz. Oturun konuşun, bu karardan dönün” ifadelerini kullandı.

“KANUNLARI KORUMAK SADECE CHP’NİN İŞİ DEĞİL”

CHP’nin kanunları uygulanması için elinden geleni yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Meclis darbe girişimi sırasında sabaha kadar çalıştı. Elinden geleni yaptı. Siz Fetö’yle mücadele ettiniz de biri size karşı mı çıktı. Siz KHK’lara neden başvuruyorsunuz, Meclis neden devre dışı bırakılıyor Parlamentonun varlık nedeni ne? Parlamento 15 Temmuz’da bombaların altında görevini yaptı. Neden OHAL’i çıkarıyorsunuz. 4 parti OHAL’e karşı çıktı. Biz Meclis’in onurunu korumak için elinden geleni yapıyoruz ancak bu sadece CHP’nin işi değil, diğerleri de bunu yapmalı” dedi.

“DEVLETİN PARASINA FETÖ DAMGASI VURDULAR”

CHP’yle FETÖ’nün ilişkilendirilmesine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Ben hayatımda Fethullah Gülen’le bir arada olmadım, tanımıyorum. Kendileri içli dışlıydılar. Devletin parasına bile FETÖ’nün damgasını vurdurdular. Devletin bütün sırlarını terör örgütüne açtılar. Milletvekilleri suçsuz yere yatıyorlar, bunların haklarını kim savunacak? Savunma diyorlar, sen sadece bizi alkışla… ‘FETÖ ile mücadele ediyoruz, siz engel oluyorsunuz’ diyemezler. FETÖ’yle mücadelede biz her zaman destek vermeye hazırız, sadece FETÖ değil diğer terör örgütleri için de desteğe hazırız ancak bu hukuk içerisinde yapılmalı. 17-25 Aralık’tan sonra Fehmi Koru’yu ABD’ye yollayan, yalvaran bunlardı; ancak buna rağmen kalkıp bizi suçlamaya kalktılar” şeklinde konuştu.

“BERBEROĞLU SİYASİ REHİNDİR”

MİT tırları olayı sonrası Enes Berberoğlu’nun davasına değinen Kılıçdaroğlu, “O kararı veren hakim kimse kusura bakmasın hakim değildir, Enis Berberoğlu orada ‘siyasi rehin’dir. Alt mahkeme Anayasa Mahkemesi kararına direniyor. Ne devlet sırlarından söz ediyorlar, dünyada bilmeyen mi var? İnternet sitelerinde yayınlandı bu. Hakim bilmiyor mu? Biliyor, siyasi otoriteden emir almış” dedi.

Ahmet Şık’ın da hükümeti eleştirdiği için içeriye alındığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Savunma hakkını kısıtladı hakim. Savunma hakkı en kutsal haktır. Savunmasını siyasi yapıyor diye değil, savunma iktidarın hoşuna gitmiyor diye kısıtlandı. Siz savunmasına bile tahammül edemiyorsunuz” ifadelerini kullandı.

“ZARRAB ÜLKEMİZDE YARGILANMALI”

Konuşmasında Zarrab davasına da değinen CHP Lideri, “Zarrab’ın bu ülkede bakanlara rüşvet verdiği belli mi? Belli. Kanıtı var mı? Var. Orada Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden avukat rüşveti verdiklerini kabul etti. Ben ne söyledim? Gelin bu davayı tekrar açalım, bu 3 bakanı gönderelim yüce divana, kendi ülkemizde yargılamamızı yapalım. Bu dosyayı açmak Türkiye Cumhuriyeti’nin onurunu korur. Biz rüşvet alan bakanı yargıladık deriz. Hangi devlet buna yaptırım uygulayabilir? Hangi devlet bizi suçlayabilir? Hırsızın teki ayakkabı kutusuna dolarları saklamış, yakalanmış, siz parayı iade ediyorsunuz. Avukat ABD konuştu, rüşvet verdik dedi, daha ne desin…ABD’deki davanın rüşvetle ilgisi yok, onların derdi İran’a uygulanan yaptırımın delinmesi. Ben bu konuda bir eleştiri getirdim mi? Hayır. Zarrab’ı eleştirdim.Erdoğan Rıza Sarraf benim babamın oğlu değil, ama bu ülkenin vatandaşı dedi. Erdoğan neden Zarrab’ın hukukunu koruyor da linç edilen vatandaşı korumuyor? O asker bu ülkenin vatandaşı değil mi? Onun hakkını savunuyorsun da bir şarlatanın, hırsızın, rüşvetçinin hakkını savunuyor. Ben bunları söyleyince kan beyinlerine sıçrıyor” dedi.

“SİZ ZATEN REZİL OLDUNUZ”

Kendisini bu konuda eleştirenlere de sert tepki gösteren CHP Lideri, “Ben sizi dünyaya rezil etmiyorum. Siz zaten rezil oldunuz.Rıza Sarraf dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti bir tazminata mahkum edilirse, bütçeden tek bir kuruş ödenmemesi lazım. Gideceksin o parayı sahtekarlardan alacaksın. 3 bakanın aldığı 8,5 milyar dolar rüşvet var. O parayı bulsunlar ödesinler. Benim vatandaşım elektriği yaktığı andan itibaren vergi ödüyor. Rıza Sarraf’ın hakkını korumak için mi o vergiyi ödüyor? 3 bakan Türkiye’de yargılansın, itirafçı olurlar. Yargılanmamalarını istemelerinin tek nedeni itirafçı olacak olmaları. Bir hukuk devletine düşen rüşvet olaylarının üzerine yürümek, fakir fukaranın hakkını korumak. Bu ülkede düzgün savcılar, hakimler vardır. Biz onlara güveniyoruz. Dolayısıyla biz kimsenin yurtdışında yargılanmasından yana değiliz. Bu kişi gitti ABD’de öttü. Sen başta bu adam için daha önce nota verdin şimdi kalkmış suçluyorsun. Bu adamdan 3 bakan rüşvet aldı, şimdi bunlar yurtdışına çıkmak istiyor ama çıkamıyorlar. Bize düşen bu rüşvete bulaşanları ülkemizde yargılamaktır” ifadelerini kullandı.

“SÜLEYMAN SOYLU BENİM MUHATABIM DEĞİL”

Man Adası ve sonrasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla yaşanan tartışmalara değinen Kılıçdaroğlu, “Süleyman Soylu kim? Bu insan benim muhatabım değildir. Biri çıkıp benim yayınladığım bu belgelerin sahte olduğunu ispatlasın.  Birçok belge paylaştık. Bunların hangisi sahte. Belgeleri savcılığa verdik şimdi suç duyurusunda bulunacağız. Önce bu belgelere sahte dediler sonra şirket satışıdır dediler. Bu şirket hangi şirkettir çıkın açıklayın? O belgelerin arkasını bırakmayacağız. Şirket satışı dedi. Hangi şirketin satışı bu? Hala cevap yok. Ben kimseyi haksız yere suçlamıyorum. Elimdeki belgeyi doğrulatmadan konuşmuyorum. Gitsin, Halk Bankası burada. Gitsin bankanın genel müdürüne sorsun. Bu belgeleri asla yok edemezler. Bu belgeler artık uluslararası bankacılık sisteminin içine girdi. Ben tekrar soruyorum, o sattığınız şirket hangi şirket?” dedi.

“10 DAKİKA İÇERİSİNDE O İSİMLERİ BULURUM”

‘Halkın vicdanına sesleniyorum’ diyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben ve çocuklarım Man adasında şirket kursaydı yer yerinden oynardı. Ben bu milletin vicdanına sesleniyorum. Normalde vergi cennetlerine bir para gönderildiğinde bundan vergi kesintisi olması lazım ancak ülkemizde 11 yıldır bununla ilgili bir girişim yok. Daha bu vergi cennetleri olan yerlerin isimlerini ortaya çıkarmadılar. Bana desinler ben 10 dakika içerisinde bu ülkelerin isimlerini size getiririm ama bunlar 11 yıldır bu ülkenin isimlerini daha açıklamadılar. Sahte dedikleri belgelerin ispatı için ellerine çok güzel bir fırsat verdik, Meclis’te araştırma komisyonu kurun gerçek ortaya çıksın dedik ama bunu istemediler.”

“SAKLAYACAK BİR ŞEYİMİZ YOK”

Kızın aldığı evle ilgili iddialara da değinen Kılıçdaroğlu, “Benim kızımın aldığı evle ilgili bir araştırma içerisine girdiler hatta Metin Külünk, Kılıçdaroğlu’nun evi araştırılmalı demişti. Ben de onu eve davet ettim. Gelip bakabilirler. Sadece benim değil, benim yakınlarımın bütün mal varlığını araştırın dedim. Eğer Man Adalarında şirket kurduysak gelin araştırın dedik. Devletin bütün imkanları sizin elinizde. Bizim gizlenecek, saklanacak bir şeyimiz yok” dedi.

“BU DEVLETİ YÖNETMEK DEĞİLDİR”

Ataşehir Belediyesi’yle ilgili soruşturmayla ilgili de Kılıçdaroğlu, “Bir operasyon başlatıldı ben bunu da Man Adası’nı gölgelemek için birilerinin yaptığına inanıyorum. Biz belediyelerin denetlenmesine karşı değiliz. Bizim belediyeden bir dosya istenir de o belediye başkanı istenilen belgeyi veya dosyayı vermezse o zaman ben de karşı çıkarım ama herhangi bir sorunu olmayan bir belediyenin başkanını görevden alırlarsa işte ona karşı çıkarız. Daha önce mahkemelerin kararıyla aklanmış bir belediyenin üstüne ısrarla gidilmesine karşı çıkarız. Devletin tepesinde oturan zat ‘daha neler olacak’ diyor. Sen Türkiye’yi mi yönetiyorsun? Bu devleti yönetmek değil? Devleti nasıl krize sokarım arayışı.” ifadelerini kullandı.

CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI

Kılıçdaroğlu, ‘2019 seçimlerinde aday olacak mısınız?’ sorusunaysa “Adaylık konusunda henüz verilmiş bir karar yok. Aday olabilirim. Yeri ve zamanı gelince oturulur ve konuşulur ona göre karar verilir. Seçimlerde hedef yüzde 60 olmalı. Demokraside bu oran sağlanmalıdır ve bu oranın içinde herkes olmalıdır. Hepimiz demokrasi paydasında buluşmalıyız. İttifak konusuna gelince biz parti değil demokrasi odaklı bir ittifaktan yanayız. Bu parti ötesinde bir olaydır. Anayasa referandumunda halk bunu aştı. Bu seçimde de bunu sağlamalıyız. Referandum gayrimeşru ortamda olmuştu bunun seçimlerde olmaması lazım” diye cevap verdi.

Sözcü

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER