Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nun (SPIEF) ana oturumunda yaptığı konuşmada, Rusya’nın yalnızca kendi silahlı kuvvetlerini modernize etmekle kalmayacağını, aynı zamanda “dost ülkelerle” askeri-teknik iş birliğini ileri seviyeye taşıyacağını belirtti.
Putin konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Yeni teknolojileri kullanarak Rus silahlı kuvvetlerinin muharebe yeteneklerini artıracağız, askeri altyapıyı modernize edeceğiz ve en güncel silah ve ekipmanlarla donatacağız. Aynı zamanda dost ülkelerle askeri-teknik iş birliğini geliştirmekte kararlıyız. Bu sadece silah tedariki ya da modernizasyon değil; ortak geliştirme, personel eğitimi ve anahtar teslimi üretim tesisleri kurmayı da kapsıyor.”TİCARİ İŞBİRLİKLERİ GENİŞLİYOR
Putin, konuşmasında küresel ticaret konularına da değinerek, Rusya’nın ticaret ortaklarıyla yatırım iş birliklerini derinleştirmeyi, pazar engellerini kaldırmayı ve yeni ticari nişler açmayı planladığını ifade etti.
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Putin’in konuşmasının öncesinde yaptığı açıklamada, “Her zamanki gibi uzun ve kapsamlı bir konuşma olacak” ifadelerini kullanmıştı.
Peskov ayrıca, Endonezya, Bahreyn ve Çin’den üst düzey konukların da forumda konuşmalar yapacağını, ardından soru-cevap oturumunun gerçekleşeceğini belirtti. Bu oturumun “her yıl olduğu gibi ilgi çekici ve farklı konulara temas eden” bir yapıda olacağı vurgulandı.
Putin’in konuşmasının ardından Çin Başbakan Yardımcısı ve OPEC Genel Sekreteri Heysem el-Gays ile özel görüşmeler gerçekleştireceği de açıklandı.
ÇOK KUTUPLU DÜNYADA ORTAK DEĞERLER
SPIEF 2025, 18-21 Haziran tarihleri arasında “Çok Kutuplu Dünyada Büyümenin Temeli: Ortak Değerler” temasıyla düzenleniyor. Forumun organizasyonunu Roscongress Vakfı üstlenirken, TASS ajansı bilgi ortağı olarak etkinliği takip ediyor.
SPIEF, Batı’nın yaptırımları altında kalan Rusya’nın Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleriyle yeni ekonomik ve stratejik ittifaklar kurmaya çalıştığı bir döneme denk geliyor. Uzmanlara göre, Putin’in bu çıkışı, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik yeniden hizalanmanın da bir parçası olarak okunmalı.