Zafer Partisi Kurucular Kurulu, Milletvekili adayı Mehmet Pamuk, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Mehmet Pamuk'un açıklaması şöyle:
Devlet aygıtı, milletine hizmet ettiği sürece güçlüdür. Ancak son yıllarda Türkiye’de siyaset; adalet, eğitim, sağlık, emniyet ve hatta turizm gibi alanlara uzanan uzun bir gölgeye dönüştü. Kamu görevine atanan herkesin arkasında artık bir CV değil, bir “torpil telefon zinciri” aranıyor. Hangi bakanın, hangi milletvekilinin referansıyla atandığın, ne bildiğinden daha değerli hale geldi. Sonuç: Devlet çalışmıyor. Devlet çalışanı huzurlu değil. Millet ise hizmet yerine ayrımcılık, eşitsizlik, partizanlık görüyor. Diyerek devam eden Pamuk;
KURUMLARI ÇÖKERTEN SİYASİ PENÇE
SAĞLIKTA 'KİMİN ADAMI' SORUSU, 'NE YAPABİLİR' SORUSUNUN ÖNÜNE GEÇTİ
Başhekimliğe veye İl müdürlüğü gibi önemli yerlere atanan kişi tıptaki başarısıyla değil, il başkanıyla yakınlığıyla değerlendiriliyorsa; o şehirde hizmet değil, şikayet artar. Hastanelerde cihazlar çalışmıyor, ama ‘makam koltukları’ işlemeye devam ediyor. Doktorlar tayin korkusuyla susuyor. Sağlık çalışanları yöneticiye değil, siyasete yaranma savaşı veriyor. Oysa bir hastanın duası, bir vekilin selamından daha kıymetli olmalıydı.
EMNİYETİN OMUZUNDAKİ AĞIR SİYASİ YÜK
PAMUK; Polis dediğiniz, devletin halkla arasındaki güven köprüsüdür. Ancak o polis, tayinini bir siyasetçinin insafına bıraktıysa, hangi dosyayla ilgileneceğini ya da kimleri “rahatsız etmemesi” gerektiğini siyasetçiden dinliyorsa, orada güvenlik değil, gözetim olur. Emniyet içinde rütbe alımından yer değiştirmelere kadar her şey siyasi iradeye göre şekillenirse; hem suçlular cesaretlenir, hem güvenlik zafiyeti artar. Polisin morali, siyasetin gölgesinden çekinerek değil, arkasındaki devlet güvencesiyle yükselir. Dedi.
ADALETİN KANTARI BOZULMUŞSA, HERKES MAĞDUR OLUR
Mehmet Pamuk en önemli konulardan adalete yönelik; Savcılar karar verirken değil, hangi dosyaya dokunup dokunmayacağını düşünürken tereddüt ediyorsa, adalet artık tecelli etmez. Yargı makamları, sadece iktidarın değil, muhalefetin de değil; milletin vicdanının temsilcisidir. Liyakatsiz, korku altında atanmış bir hâkim, hem mazluma hem zalime kötülük eder. Bugün Türkiye'de yüz binlerce insan, mahkemeye güvenmiyor; çünkü hâkim değil, "atanma usulü" konuşuluyor.
EĞİTİM: İDEOLOJİK KADROLAŞMANIN KURBANI
Okul müdürlüklerinin bir siyasi yarış alanına dönüştüğü bir ülkede, öğrencinin gelişimi ikinci plana atılır. Öğretmenin kariyeri, hangi sendikaya üye olduğuna, hangi il başkanına yakın durduğuna göre şekilleniyorsa, eğitimden fayda beklemek hayal olur. Üniversite rektörlükleri bile liyakatle değil, itaatle dağıtılıyor. Bu da bilim insanlarını suskun, gençleri umutsuz bırakıyor.
TURİZMDE DE LİYAKAT KAYBOLDU, ÜLKE MARKASI ZAYIFLADI
Pamuk City Hotelin’de Sahibi olan Mehmet PAMUK;
Turizm, sadece döviz değil; aynı zamanda bir ülkenin dünyaya açılan vitrini, itibarıdır. Fakat il kültür-turizm müdürlüklerinden otel belgelerine kadar pek çok alanda "siyasi ilişkiler" belirleyici hale geldi. Tanıtım ajansları, fuar temsilleri, uluslararası kampanyalar liyakatli uzmanlarla değil, "tanıdık danışmanlarla" yapılıyor. Sonuç: Kalitesiz tanıtım, düşük gelir, yanlış algı ve kaybedilen yıllar. Oysa Türkiye, dünyada en güçlü turizm markalarından biri olabilecekken, bürokratik beceriksizlikle potansiyelini tüketiyor.
________________________________________
DEVLETİN ÇÜRÜMESİ BİR GÜN HERKESİ ALTINDA BIRAKIR
Sonuç olarak gözlemlerini yansıtan Pamuk;
Kamu kurumları; eğitimden sağlığa, Adaletten, emniyette, turizme kadar her alanda, siyaset eliyle zayıflatılıyor. Siyasi referansla dağıtılan makamlar, ehil insanların önünü kesiyor. Bu da sadece bugünü değil, geleceğimizi karartıyor. Artık şu soruyu hep birlikte sormalıyız: Devlet, bir partinin mi; yoksa milletin mi hizmetkârıdır?
Liyakat, sadakatin önüne geçmediği sürece, devlet çöker; vatandaş ezilir. Dedi…