Vatandaşların Ramazan ayında yaptığı en büyük yanlışın iki öğün beslenmeleri olduğunu dile getiren MMT Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Cansu Akyüz, “Özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketimini arttırılması çok yanlış. Öncelikle amacımızdan sapmayalım. Orucun asıl amacı nefsimize hâkim olabilmektir, amaca uygun hareket ettiğimizde oruç adeta bir detox etkisi gösterecektir. Bu yüzden orucu açtıktan sonraki bütün öğünlerimizde aşırıdan uzak duralım. İftarda, boş mideye birden yüklenmeyelim. Orucumuzu açarken önce hafif iftariyeliklerle başlayalım (peynir, hurma, zeytin) daha sonra hafif bir kâse çorbamızı içtikten sonra bir süre yemeye ara verelim. Sonrasında ana yemek olarak çok yağlı ve ağır yemekler tercih etmeyelim. Özellikle Ramazan düzenine vücut alışana kadar birkaç hafta daha dikkatli olalım. Yine normal beslenme düzenimizde olduğu gibi Ramazanda da kan şekerimizi hızlı yükselten besinler tercih etmeyelim. Bol posalı besinler (kepekli makarna, tam tahıllı ekmek, fındık, fıstık, sebze) tercih edelim. Sahur sofralarımıza renk katan ramazan pidemizi mümkün olduğu kadar az yiyelim. Çok tuzlu, çok baharatlı yemeklerden uzak duralım. Yemekleri kızartmak yerine fırınlama, ızgara, haşlama yöntemini kullanalım” dedi.
HAREKETSİZ KALMAYALIM
Yemekleri yerken ılık-sıcak kıvamda olmasına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Dr. Cansu Akyüz, “Çok sıcak besinler mide rahatsızlıkları ve gaz problemlerine neden olabilir. Sahurda sadece su içerek veya gece yatmadan önce yemek yiyerek niyetlenmeyelim. Sahur kahvaltımız, iftar öğle yemeğimiz (çorba, peynir) 1 saat sonrası akşam yemeğimiz ( ana yemek ), 2 saat sonra ara öğünümüz (hafif tatlı, sade dondurma, yoğurt, meyve, badem) olacak şekilde 4 öğün beslenelim. Hareketsiz kalmayalım ama oruçluyken de spor yapmayalım. Yemekten 1 saat sonrasına denk gelecek şekilde hafif egzersizler yapalım. Çok efor sarf ettirecek egzersizlerden bu dönemde kaçınalım. Spor sonrası bol su içelim. Böylece sıvı kaybını dengelemiş oluruz. Eğer sağlık problemlerimiz varsa sağlığımızı riske atmamak için doktorumuza danışalım” diye konuştu.
KİMLERİN ORUÇ TUTMALARI RİSKLİ OLABİLİR?
Ramazan ayında oruç tutmanın risk olabileceği durumlara da değinen Akyüz bazı rahatsızlıkları olan hastaların oruç tutmalarının risk oluşturabileceğini söyledi. Akyüz, oruç tutmanın risk oluşturabileceği durumları ise şöyle sıraladı; “ Kan şekeri sık sık normalin altına (<60-70 mg/dl) düşenler, Hipoglisemilerini fark etmeyen hastalar, Ramazan ayından hemen önceki dönemlerde diyabet koması atlatmış olan hastalar, Tip 1 diyabet hastaları, Mide veya onikiparmak bağırsağında ülseri olanlar, kronik böbrek yetersizliği olan ve/veya diyaliz tedavisi gören hastalar, Gebe diyabetliler, yalnız yaşayan diyabet hastaları, yaşlı diyabet hastaları oruç tutmaları yüksek risk taşıyan hastalardır” dedi.
Ramazan ayında en büyük dert olarak susuzluğun görüldüğünü dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Cansu Akyüz, sözlerini şöyle tamamladı; “Gün içerisinde susuz kalmak istemiyorsak, çay ve kahve yerine doğal meyve suları veya maden suları içelim. Pilav, makarna, mercimekli köfte, kısır gibi yiyecekler tok tutarken susuz kalmamıza neden olur. Bol bol kavun, karpuz, salatalık gibi su ve minerallerden zengin yiyecekler yiyelim. Özellikle sahurda tuzlu yiyeceklerden uzak duralım.
İftar ve sahur soframızın mevsim meyve ve sebzelerinden oluşmasına dikkat edelim. Mayıs ayında güvenle tüketebileceğimiz meyveler; Yeşil elma, kayısı, çilek, yeşil erik, yenidünya gibi meyveler tercih edilmeli. Sebze olarak ise bakla, bezelye, biber, domates, ebegümeci, enginar, havuç, hindiba, ıspanak, ısırgan otu, kabak (taze), kıvırcık, kuşkonmaz, marul, semizotu, taze fasulye, yanlış uygulamalarla yormayın vücudunuzu, hem Ramazan sofrası muhabbetin, beraberliğin olduğu yerdir. Hayırlı Ramazanlar”
Editör: Turgut Bozgeyik