Diploma sahtekarlığı Türkiye’nin gündeminde. Sahte kimlik ve elektronik imzalarla ehliyet sınav sonuçlarını değiştirmekten üniversite diploması düzenlemeye kadar birçok suça imza atan şebekeye yönelik soruşturma sürüyor.
E-imzası kopyalananlar arasında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) başkanı ve yardımcısı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Eğitim Öğretim Dairesi başkanı, 14 üniversitenin öğrenci işleri daire başkanı ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) müdürleri de var.
Bugüne kadar iki dalga operasyon düzenlendi. Mayısta 134 şüpheli hakkında dava açıldı. Temmuzda tamamlanan ikinci iddianameyle 65 kişi daha davaya dahil edildi. Toplam 199 kişi gözaltına alındı. Bunların 37’si tutuklandı, 150’si adli kontrolle serbest bırakıldı.
Son olarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sahte e-imza operasyonlarında 57 sahte diploma, 108 sahte sürücü belgesi, dört sahte lise mezuniyet belgesi bulunduğunu açıkladı
Şüpheliler hakkında açılan davada hazırlanan iddianamede adı geçenlerden biri de Osmanlı Padişahı ikinci Abdülhamid’in dördüncü kuşak torunu Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu.
İddianameye göre Osmanoğlu’na bu diploma, İnönü Üniversitesi Öğrenci İşleri Daire Başkanı S.D. adına çıkarılan sahte imzayla kullanılarak hazırlandı.
Bu mezuniyet kaydı YÖK sistemlerine eklendi, ancak YÖK Başkanlığı’nca dosyaya gönderilen yazıdaysa hiçbir öğrenci kaydı ya da mezuniyet belgesine rastlanmadığı bildirildi.
Osmanoğlu’nun e-Devlet sistemi üzerinden mezuniyet sorgusu yaptığı da tespit edildi. Soruşturması henüz tamamlanmadığı için hakkındaki dosya ayrıldı. İddianamede Osmanoğlu için şunlar söylendi.
“Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu hakkında soruşturma işlemleri tamamlanmadığından bu kısımda gösterilmemiştir. Soruşturma tamamlandığında, yeterli delile ulaşılması halinde birleştirme talepli kamu davası açılacaktır.”
Osmanoğlu’ysa X hesabından şunları yazdı:
‘Asalet, iftiraya cevap vermez’
“Son günlerde şahsımı hedef alan iddialar ve karalama kampanyaları karşısında sessiz kalmayı tercih ettim. Çünkü bilirim ki; bazen gerçek, ancak zamanı geldiğinde konuşur. Asalet, iftiraya cevap vermez. Lakin iftirayı atanlar, günü geldiğinde kendi çamurunda boğulur.
Tarafımdan asla söylenmemiş sözlerin, sanki benim ağzımdan çıkmış gibi sunulmasına karşı milletimizin bu tür mesnetsiz açıklamalara itibar etmemesini özellikle rica ediyorum. Ben bu aziz milletin evladıyım. Milletim beni tanır; özümü, yolumu, duruşumu bilir.Bugün linç etmeye çalışanlar var. Bağırıyorlar, saldırıyorlar… Çünkü ben sustukça yalanlar konuşuyor. Ama unutulmasın ki; sabır da bir imtihandır. Vakti geldiğinde konuşacağım. O gün geldiğinde hakikatin sesi, iftiranın çığlığını susturacak. Ve bu topraklarda yeniden hakikatin güneşi doğacaktır.
Konuya ilişkin tüm açıklamalar, gerekli ifadeler verildikten sonra basın yoluyla kamuoyuna duyurulacaktır. Edep yahu…”